29 Haziran 2010 Salı
28 Haziran 2010 Pazartesi
27 Haziran 2010 Pazar
26 Haziran 2010 Cumartesi
24 Haziran 2010 Perşembe
Vomit Remnants - Supreme Vehemence (2005)
Sitemiz yazarlarından Old Schoolun yılmaz savunucusu, yorulmaz avukatı, durmaz hakimi Boba nickli şahıs Msn ortamlarında: "Vomit Remnants kritiği yapsana, Japonyanın en sağlam brutal death metal gruplarından biri." diyince, Boba'yı mı kırıcam dedim kendi kendime ve albümün kritiğini yapmaya giriştim.
Devamını okuyun...>>
Etiketler:
2005,
Albüm Analizleri,
Brutal Death Metal,
Supreme Vehemence,
Vomit Remnants
Witchery - Witchkrieg
İsveç’in ağır satanist ve cadı meraklısı Thrash Metal grubu Witchery 4 sene aradan sonra kadroya yapılan sürpriz bir transfer ile sahalara geri döndü. Marduk ve Devian ile dalağımızı yarmış efsane vokalist Legion, Black ve Death Metalin ardından bu seferde Thrash Metal işlerine el atarak ne kadar arızalı, ne kadar mendebur bir adam olduğunu gözümüze gözümüze sokmaya devam ediyor.
Aynı zamanda sıkı bir dövme sanatçısı olan Legion geçtiğimiz aylarda Devian’dan dövme sanatına ve dükkânına daha çok vakit ayırmak istediği için ayrıldığını açıklamıştı. Legion fanları olarak; “Acaba bir daha Legion’dan ne zaman ses gelecek?” diyerek beklerken Witchery ile ani bir şekilde karşımıza çıktı. Grubun diğer elemanlarına gelecek olursak; hepsi İsveç metal camiasının taşaklı elemanları. Her tarzdan birçok grupta görev yapmış ve enstrümanlarına güvenen tecrübeli adamlar. Bu adamların gruptaki mevkileri ise şu şekilde;
Erik "Legion" Hagstedt - Vokal
Patrik Jensen - Gitar
Richard Corpse (Rille Rimfält) - Gitar
Sharlee D'Angelo - Bass
Martin Axenrot – Davul
Grubun 5. albümü olan Witchkrieg 21 haziranda Century Media etiketi ile piyasaya sürüldü. Albümün mix ve mastering işleri Antfarm stüdyolarında Dark Tranquillity, The Haunted ve Heaven Shall Burn gibi gruplarla çalışmış Tue Madsen tarafından halledildi. Albümün kapak tasarımı ise Andreas "Diaz" Pettersson’a ait. Ayrıca albümdeki bazı şarkıların sololarında birbirinden bomba konuklara yer verilmiş. O konuk sanatçılar ve yeraldıkları şarkılar ise şu şekilde;
Kerry King (Slayer) – Witchkrieg
Hank Shermann (Mercyful Fate) – The God Who Fell From Earth
Gary Holt/Lee Altus (Exodus) – The Reaver
Andy LaRocque (King Diamond) – From Dead To Worse
Jim Durkin (Dark Angel) – One Foot In The Grave
Albüm baştan sona kuvvetli rifflerle bezenmiş çok yaman bir Thrash Metal malzemesi. Legion’un vokalleri kulağıma Devian’dakinden çok çok daha iyi geldi. Sıkı Slayer takipçisi olan Legion anlaşılan Thrash Metal okumaya epey bir bilenmiş. Metal müziğin her türünde en çok önem verdiğim ayrıntı olan gitarlar ise gayet şık ve ezici. Davullar sound olarak mükemmele yakın olmuş. Martin Axenrot abartıya kaçmadan çok ayarlı ve yerinde döşemiş davulları.
Albümün genel işleyişi kafa koparan riffler ve ustaca döşenmiş sololar üzerine. Legion’un vokalleri ise dinleyiciyi öldürmemiş, resmen süründürmüş. Albümde bir tane bile vasat şarkı yok o bakımdan öne çıkan şarkı ismi vermiyorum. Hem Thrash Metal, hem de Legion takipçileri kesinle bu albümü es geçmemeliler aksi takdirde çok şey kaybederler. Sıcak yaz günlerinde soğuk bira eşliğinde boyun sakatlamak için ideal bir albüm.
1. Witchkrieg
2. Wearer Of Wolf's Skin
3. The God Who Felt From Earth
4. Conqueror's Return
5. The Reaver
6. From Dead To Worse
7. Devil Rides Out
8. One Foot In The Grave
9. Hellhound
10. Witch Hunter
11. Hung, Drawn And Quartered
Grubun myspace adresi;
http://www.myspace.com/witcherytheband
Devamını okuyun...>>
Etiketler:
Albüm Analizleri,
Thrash Metal,
Witchery,
Witchkrieg
23 Haziran 2010 Çarşamba
Fermenting In Five-Way Filth (2009)
5 grup bir araya gelir: "Abi en iyisi kazıyalım. Hepimiz birimiz, birimiz 5'imiz içindir." diyerek yola koyulursa ne olur? Yukardaki kapak gibi hasta bir kapağa sahip, leş bir iş olur.
Devamını okuyun...>>
Etiketler:
2009,
Albüm Analizleri,
Brutal Death Metal,
Fermenting In Five,
Way Filth
20 Haziran 2010 Pazar
Fatal (USA) - Retrospective from Hell (2005) [comp]
Evet, diğer bir albüme imza atmamış grupla karşı karşıyayız…
80 lerin ortalarında meydana zerk eden 3 amerikalı Fatal’dan Michigan’lı olanlayız bu gece. Gene elde yok albüm; elde var demo ve ep; nedir ganimet ? Bunların toplanması elbette. Bu neye benzer bilir misin ? Hani reklamlarda istemediğimiz kadar duyarız, neymiş o süt reklamı misalen, en sağlıklı beslenen inekleri sağarak pastörize ederek senin ayağına kadar sunarlar fabrikasyonu. Ama buradaki ganimetin ganimet olabilmesi için kural farklı işliyor. Nedir o ? Pastörizesiz direktman canı gönülden adamın gut’undan çıkan iş. Gutla beraber içindeki ruhun da bir kısmını dinleyerek tanık oluyorsunuz.
Fatal zamanının diğer birçok bilinmeyen grupları gibi kısa bir karıyere sahip olmuştur. Bu sanki bir kural herkes buna uyacak gibi; bilinmiyorsan az duyulursun ve emeklerin hak ettiğin kadar değerlendirilemez. Niyemiş o ? Çünkü yeteri kadar fazla kişi senin o leş kayıtları dinleyemedi. Bunun mahkemesi kurulsa kesin hakim konumuna gelebilmek için dünyayı altına üstüne ederdim sanırsam.
Elemanlara gelirsek, son bilinen kadro;
Mark Nowakowski - Vocals, Bass (1985-1991)
Tony Hamera - Guitar (1985-1991) (Infect – diğer bir güzel 2 demoluk kazıma treş)
Bill King - Drums (1989-1991)
Kaset takas zamanları ve zinlerin bu gibi bilinmeyen grupların kurtarıcısı olduğu yıllarda adı sanı çok az geçmiş olsa gerek Fatal’ın.
Chris Reifert paşanın da favori gruplarından biri olduğu giydiği şörtten açıkça belli oluyor.
3 demo ve bir ep sonrası kayıplara karışan grubun toplaması tekrar miks edilmiş, ve çok da iyi olmuş; hem adının unutulmaması hem de parçaların çok iyi miks edilmesi adına. Toplama tam tersi biçimde başlıyor, yani son kayıt edilen ep den başlıyor ve ilk demo en sona koyulmuş. Toplamada yer alan parçalar;
1.Malevolence
2.Anguish
3.No Dream to Believe
4.Nailed to the Unknown
5.Guts for Diner
6.Decomposure Beneath
7.Soul Burns
8.Molested Slaughter
9.Power of Destruction
10.Living Death
11.Raped in the Grave
12.Blood Frenzy
13.Immortal Aggression
14.Eternal Torment
15.Guts for Diner
16.Only Death Is Real
17.The Re-Animation
Demoların ve yer alan ep’nin seneleri;
Guts for Dinner Demo 1988
]Molested Slaughter Demo 1988
Soul Burns Demo 1989
A Somber Evocation of Nihilism 1991 EP
Grubun bir de ilk işi olarak geçen 86 yılından official olarak yayınlanmamış demosu mevcutmuş.
Toplamadaki tüm parçalar gayet net, ilk demodaki o çamurlu leşlikten eser yok sanki tekrar kaydedilmiş gibi, enstrumanlar gayet belirgin anlaşılıyor, bu yüzden demo kaydıdır kötüdür, kakadır demek yakışı kalmaz. Remaster işi gitarcıları Tony Hamera tarafından olabilen en iyi biçimde yapılmış.
Grubun artık hayata bakış açısı mı desek, 2 sene içinde; ep de daha çok ızdırap acı dolu konular işlenirken son demoya kadar gore ve ölüm ağırlıklı konular işlenmiş. Gerçi kariyerleri yaklaşık 6 sene süren bir grup için 2 sene içindeki bir değişim kısa denemez.
Müzikal olaylara gelirsek, bu adamlar nasıl gaz besteler yazacaklarını çok iyi biliyorlar, parçalarından besbelli suratınızı oymaya odaklanmışlar. Yıllar geçtikçe elemanlar beste yazma işinde daha iyi bir seviyeye gelmişler, besteler daha derinlik kazanmış, ve yapıları genişlemiş. Demolar daha primitif, daha saldırgan iken ep deki parçalar buna nazaran daha az saldırgan ve tekdüzelikden daha uzak olmuş; ep zaten kendini belli ediyor.
Parçaların tümünde baştan sona bariz bir karanlık atmosfer hakim. Gerek rifflerin hipnotize edici yapısı gerekse devamlı sayan hihat bunu oldukça göstermekte.
Gitarlar bana yer yer Insanity, Possessed, kazıdığı yerler biraz Pestilence’nin de ilk halini hatırlattı. Bol distorşınlı o otantik kaotik pozezd/slayer(ilk hali) rifflemeleriyle çok klas besteler çıkarmış amcalar. Yer yer oldukça akıllara kazınan parçalarıyla gitarcı zor bir işin üstesinden gelmiş kanımca.
Bas da yer yer sadistik introlarda salt bas girmeleriyle cilayı atmış durumda, peşi benzeri senkop esnalarında tadımlık olmuş diyebilirim. Bunlar harici genelde gitar rifflerin altında tamamlayacı görevi görüyor. Kaotik partlarda ve gitar soloları atılırken kendini etkili biçimde öne çıkarabilmeyi başarmış.
Vokalci amca aynı zamanda bas da çalmakta; çirkef, sağlam bir det treş vokalinde okumakta. Hatta bildiğiniz old skool death metal vokallerinden farkı yok. Bazı kısımlarda benzettiğim gruplardaki gibi gaz riff öncelerinde, kopmalarında ses tuşesini yükselterek ortamı iyicene cereyana sürüklemede ön plana çıkıyor. Yer yer daha kalın, brutal denebilcek vokalleriyle saymış, sövüştürmüş.
Davulcu amca parçanın karanlık atmosferini oluşturmakta büyük rolü var. Senkoplarıyla bestelerde çok klas, eşi benzeri daha önce yapıldıysa bile teknik olmadan çok güzel bir çizgide durmayı becermiş. Yer yer işlerin grind yapıda gittiği yerlerde ortalığı ateşe vermiş; olmazsa olmaz spaspa lar, tremelolar, senkoplar; yağmur hihat vari işleri iyi kıvırmış diyebilirim.
Toplamanın kapağı “Soul Burns” adlı demonun kiyle aynı. Häxan filminde görmüştüm, gravür yahut ağaç oymaya benziyor; ama oricini nedir bilmiyorum. Cehennemden bir iblis sorgu süal bir inanandan kitap takas eder hali var, cehennemin şartlarını sayıp yücelten kitaptan siyah renkli, inananı nasıl ayartırımın kitap sanki.
Bunun dışında “Molested Slaughter” adlı demonun kapağı ilgimi oldukça çekti. Kefeni yırtan isa kendini parçalamak istiyor havasında, gözler gitmiş; bembeyaz. Biran evvel üzerindeki ölüm havasını atmaya çalışıyor gibi.
Bu grup kimse tavsiye edilir denilirse;
Grubu death/thrash fanatikleri havada kapacaktır, buna şüphe yok. Ve özellikle old skool thrash ciyim, old skool death çiyim diyorsanız da bayılacağınıza şüphem yok asla.
Devamını okuyun...>>
19 Haziran 2010 Cumartesi
Municipal Waste - Massive Aggressive (2009)
Thrash/Crossover işlerine gönülden bağlı, ona buna bakmayız çatır çatır kazırız, döner döner bi daha kazırız, bu siyasi işlerde hep kötü zaten, politikacılar hep sakat adamlar bunlarada lafları koyarız zerre kadarda taviz vermeyiz diyen tipler bir araya gelirse, ortaya çıkacak iş tabiki gaddar ve gaz bir iş olur.
Devamını okuyun...>>
Etiketler:
Albüm Analizleri,
Crossover,
Massive Aggressive,
Municipal Waste,
Thrash Metal
Inferia - No Sperm Shall Be Spared(2010)
1989 dan beri hayatımızda bir şekilde var olmuş zirvelerde dolanmış hem envayi çeşit yerde ve mekanda sex yapmaya hem de sahnelerde grindcore a doyamamış kazımaktan ve domaltmaktan asla tatmin olmamışların grubudur Inferia.
Hem de Finlandiya gibi süt gibi beyaz tenli masmavi gözlü default sarışın uzun boy ve bacaklı hanımların cirit attığı bir memleketten bu grubun çıkması ayrı bir tartışma konusu ama gelgelelim insan, grubun "Lunatics Anal Fanatics" gibi bir şarkısıyla ergenliği atlatınca bu soruların da manası kalmıyor..
Şimdi bu yazıyı okuyup neymiş lan bunlar ? diye netten albüme asılacaklara önceden bir bilgi vermemiz lazım;
hele de öyle technical, melodik, gamların armonilerin tuhaf klavye partisyonlarının uçuştuğu neydüğü belirsiz grupları seviyorsanız( buna doğal olarak saygım var) gelin bu işe hiç bulaşmayın.. zira karşınıza balyoz gibi davulları bol balgamlı vokalleri elektrikli testere gibi gitarları bulacaksınız, abandone olmayın taklaya gelmeyin bikaç günden önce ayılamazsınız ..
Ha yok ben kökten kazımacıyım kalbim Napalm Death/Terrorizer/Assück için atar damarlarımda kana bulanmış NASUM dolaşır diyorsanız evvel emirde size grubun tokmakçı kadrosu ve pozisyonlarını yazarak işimize devam edelim:
Jani Huttunen - Vokal gitar
Kai Hänninen - Gitar
Tatu Hämäläinen - Bass gitar
Matti (Kilo) Jauhola - Davul
Rising Nemesis Records etiketli albümdeki birbirinden klas şarkılar ise:
1.Sexordium (Intro)
2.Dick(s) Crusifix
3.Felch
4.Begetter
5.Assfensive Narcotics
6.Erectile Dysfunction
7.Animal
8.Just One Kiss
9.Unsatisfied Customer
10.Semen On Your Hands
11.Sex Is A Process
12.Re-Masturbation
13.Maturetorium
14.Cunt Get No Satisfaction
15.69 Position
16.Allmost An Angel'ass
17.Suckass
18.For Your Ass Only
19.20 Seconds (To The Most Orgasmic Moment Of Your Life)
2007 çıkışlı "Fucking Is a Great Way to Get to Know New People" albümü de başarılı ve eşsiz bir genel sounda sahip idi bu şu an bende fonda çalan "No Sperm Shall Be Spared" albümü de en az Fucking.. kadar başarılı ve ustaca.
Çok masraf ettiklerini yüzbinlerce euro harcadıklarını sanmıyorum ama "master" level olmak böyle bir şey işte, ortaya bu lezzette bir albüm çıkarabilmekte bitiyor herşey.
20 küsür seneyi siz de death/grind ile geçirir sadece aşksız, sıfır romantizmli sikişmeye ve hunharca barbarca kazımaya yaşamınızı adarsanız kuvvetle muhtemel bir tarza sahip olursunuz ama bilirsiniz ki 2. bir Inferia olamayacaksınız..
Kısa, kendinden emin ve de tahrik edici intro akabinde giren Dick(s) Crusifix hakatten de dinleyicisini taşaklarından tavana asmaya niyetli gibi duruyor.
Hem de 201o yılında kaşlarını alan ruh süren ojeli tiplerin cirit attığı bir ortamda şu şarkıyı yapabilmek bile büyük başarı.
Assfensive Narcotics her çaldığında Jani abimize buradan saygılarımızı bir kez daha sunuyoruz. Çok ama cidden çok seviyorum vokal anlayışını da partisyonlarını da.
Hani bir okulu olsa ders diye bile değil mezuniyet ödevi konusu olarak seçerdim kendisini.
Tam da gene neler yaptığını niye böyle nezaketsiz, kaba ve güdüsel olduğunu düşünürken fii tarihinde bir başka sitede kendisiyle yaptığım röportajdaki cevapları aklıma düşüyor ve tebessüm etmeden duramıyorum:-)
Animal parçasında hemen girişteki introda domuzlar belirmiş.
İnsan evladı bitti şimdi de domuzlara mı dadandınız birader? derken şarkı giriyor ve nasıl kazıyarak girdiyse öyle kazıyarak da bitiyor..
O neydi lan öyle ? diye şarkıyı bikac kere peşpeşe döndürmeniz pek mümkün.
Albümde bikac parçada da bu şarkıda da ND vokalisti Barney dayıya selamların çakılması ise çok ama çok şık.
Grindcore benim taşaklarımda gizlidir cümlesinin ispatı ise Just One Kiss adlı şarkı herhalde.
33 saniyede işi bitirmişler lafı uzatmamışlar mealen:
"GC dinlediğinizin farkına varın akıllı olun ve hizaya gelin"
demişler çok da iyi yapmışlar..
Semen on your Hands hafif döl ve overdrive a bulanmış bass partisyonuyla start alıyor ve Lemmy efendimize GC kovalayanlar olduğumuz için bir kez daha şükrediyoruz iyi ki Inferia gibi gruplar var.
SIkı ve ataerkil senkoplar, hızar gibi gitarlar ve de Jani abimizin vokalleri enfes olmuş bu adamlardan hala öğrenebilecek çok şeyler var yahu ;)
Fahişelerle bir geceyi geçirip yetmedi .. deyip sabaha karşı artık utanarak da olsa kenefe girip 31 çeken adamlara birebir gelecek ilacın ta kendisidir Re- masturbation parçası.
Bunu biraz cümleye dökmesi zor ama kısacası muhteşem bir şarkı şu anda albümdeki favori bikaç şarkıdan birisi diyebilirim sadece.
Kanımca grubun elemanları birden çok imtiyazlı bayan arkadaşa sahip.
Cunt get No Satisfaction parçasında kimden veya hangi olaydan bahsediyor şu an bilemiyorum ama rümuzum kadar eminim ha deyince her grup böyle bir şarkı yapamaz.
Davullar çok klas süper gitar partisyonları var vokalist ise extra bişey yapmamış meramını anlatmış her zaman olduğu gibi.
Ancak konser ortamında ortalığı tarumar edecek o kesin işte.
Allmost an Angelass albümdeki bir diğer gözde çalışma.
Kimdir bu Angela ve nasıl bir göte sahiptir ki gruba böyle ilham verebilmiş.
Biraz Lock Up havası var altyapıda da neticede kazımanın aklı da yolu da bir demişler büyüklerimiz.
For your Ass Only ise albümdeki bir diğer gizlenmiş Mücevher.
Gizlenmiş diyorum çünkü sıralamada sonlara düşmüş keşke başlarda olsaymış, o derece klas bir şarkı.
Benim gibi Tinto Brass kovalayan adamlar ilk başta akıllılık eder bu şarkıya tıklarlarsa hayırlarına olur.
Çiğ davullardan gelen gürültü bir yana hipnotize edici gitarlar da cabası üste Jani kükrerse ortaya böyle enteresan ve enerjik bir şarkı çıkıveriyor demek ki.
Grup hakkında daha fazla bilgi için MySpace adresi:
http://myspace.com/inferia
Devamını okuyun...>>
Etiketler:
2010,
Albüm Analizleri,
Grindcore,
Inferia,
No Sperm Shall Be Spared,
Porngrind
18 Haziran 2010 Cuma
Grave - Burial Ground (2010)
İsveç Death Metal'ın en köklü gruplarından Grave,Bir kaç gün önce yayımladıkları yeni Albümleri ile biz XtrmHaribocuları mezarlarına gömdü.Yıllardır din karşıtlığından hiç taviz vermeyen Ola ve arkadaşları Burial Ground adlı albümlerinde de kendilerine has olan karanlık,gaddar ve saldırgan anlayışlarını sürdürmekteler.
Yeniden Toplandıklarından bu yana 5 albüme imza atan grup kanımca kolay kolay etkisinden çıkılamayacak bir iş yapmışlar.
Ola önderliğinde yıllardır en gaddar iskandinav death metal'ni icra eden Grave'ın bu albümdeki görev dağımı şu şekilde;
Ola Lindgren-Vokal/Gitar
Fredrik Isaksson-Bas
Ronnie Bergerståhl-Davul
Konserlerde ise; Magnus Martinsson ikinci gitar olarak gruba dahil oluyor.
Bu albüme özel olarak konuk sanatçı yer alıyor.Bir parçada solo atan Karl Sanders öle bir solo atmış ki çok yakışmış.Albüm kapağı tek kelime ile muhteşem nasıl kafalar bunlar pek anlamadım ama asit/mantar çağrışımı yapıyor.Twillight13 Medya'dan Costin Chioreanu tarafından hazırlamış.Muhteşem bir iş çıkarmış.Açıkça Posterlik bir albüm kapağı.
9 parçanın yer aldığı albümün kaydı ise Stockholm'de yer alan Soullees adlı stüdyoda kaydedilmiş.Prodiksyon,miks,master ve kayıt işlemleri ise Ola ve Ronnie Bergerståhl üstlenmiş.Regain Records etiketi ile yayımlanan 42 dakikalık Death Metal ziyafetinden öte Grave resitalindeki 1-9'a kadar olan parça sıralaması ise;
1.Liberation
2.Semblance in Black
3.Dismembered Mind
4.Ridden With Belief
5.Conquerer
6.Outcast
7.Sexual Mutilation
8.Bloodtrail
9.Burial Ground
Liberation adlı giriş parçası ile bizi az çok ne bekliyor açıkca anlaşılıyor.
Grave'ın kendine has döndürdüğü insanı bir an olsun bunaltmayan tek riffler bu albümün genelinde de karşımıza çıkıyor.
Ronnie Bergerståhl davul'da çok gaddar işler çıkarmış.Fredrik Isaksson baslarıda bir o kadar yoğun.Ola'nın mezarcı küreği gibi hiç bıkmadan salladığı gitarı ve saldırgan vokalide her zamanki gibi şahane.
Semblance in Black,You'll Never See albümün fırlamış havada.Tam bir Grave parçası dinleyeni kemiriyor.
Dismembered Mind,Sözleri Dismember'ın vokali Matti Kärki ait.Uzun süre unutmayacak Grave parçalarından biri olabilecek durumda bir parça.Özellikle girişindeki ve Nakarat kısmındaki davullar 10 numara.Autopsy var-i gitar-davul melodisi yok değil hani.
Ridden With Belief,albümdeki en karanlık parçalardan biri.Çok agresif ve öfkeli'de aynı zamanda gitarların bitmek bilmez melodisinin altında davulun hunharca performansı oturduğu yerden adamı terleten bir işe imza attırmış.
Conquerer ve Outcast birbirini takip eden parçalar.Ola'nın bu kadar öfkeli oluşunun nedeni konusunda bir çok rivayet dönsede en bombası mağara'da yaşadığı ile alakalı olan kanımca.İki parçanında sözleri oldukça satanik.Outcast'ın ortalarına doğru gelen düşüş oldukça muhteşem ardından gelen tekrar çıkış diri diri gömülmüş bir insanın mezardan çıkmak için sarfettiği cabayı andıracak kadar fevri.
Sexual Mutilation,89 yılında yayımladıkları demoda yer alan parça tekrardan çalmışlar çokta klas olmuş.
Bloodtrail,Çekiç gibi adamın kafasına bam bam bam diye vuran davullar eşliğinde giren tam bir death metal parçası,Karl Sanders'ın solosuna kadar soluksuz devam ediyor.Solo mevzularınıdan pek hoşlanmasamda çok güzel bir Death Metal solosu atmış Sanders.Çok slayer var-i ve Grave'e oldukça yakışmış.
Burial Ground,Albümün son parçası ve aynı zamanda albüme adını veren Burial Ground.Çok insafsız bir parça yıllar geçmesine rağmen mezarlık,mezar ve ölüm hakkında muhteşem lirikler yazabilen Ola bu parçada da bırak dinleyim al ruhumu ne halin varsa gör bedenim azap içinde dercesine haykırıyor.4.dakkika ile gelen çan sesleriyle iyice matem havası esiyor.Çok karanlık ve Atmosferik bir parça.Mezar taşıları kadar soğuk.
Yaklaşık 22-23 seneden beri adıyla ve icra ettiği müzikle kanımca İsveç Death Metal'ın en önde gelen isimlerinden biri olamayı başaran Grave,Yeni albümüyle gene adından uzun süre konuşturacak gibi duruyor.
Son olarakta kanımca 2010 yılının en can alıcı albümü.
Lord magius/Haribo extreme culture aittir.
Devamını okuyun...>>
Etiketler:
2010,
Albüm Analizleri,
Burlail Ground,
Death metal,
Grave
Anal Cunt - 110 Song CD (2008)
Grubun türü Noisecore, Grindcore veya Noisegrind vb şekillerde tanımlanıyor. Ne olduğunun çokta bi önemi yok aslında. Birbirinden uçuk tipler bir araya toplanıp, grindcore'dan etkilenip, herkesle kafa bulucaz deyip, nal gibi kafalarla kayda girerse işin sonunda ne çaldığınında farkında olmadan noise işine de girişmiş oluyor zaten. Haliyle grindcore yapmaya çalışan noise grubu gibi de yorumlayabilmek mümkün :)
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
Etiketler:
110 songs,
2008,
2011,
Albüm Analizleri,
Grindcore,
Porngrind,
Seth Putnam,
Tim Morse
The Incredible Torture Show (1976) aka Blood Sucking Freaks
Korku sinemasının en büyük ilham kaynaklarından birisi kuşkusuz Marquis De Sade'ın öncüsü olduğu sadizm akımıdır.Türlü işkenceler,kölelelik,kadın erotizmi ve sadizm.Popüler korku sinemasında ne kadar dışlanan öğeler olsa da b-movie ortamlarında en başlıca öğelerindendir.
1976 yılında Wizard of Gore'dan ilham alarak çekilen The Incredible Torture Show,sexploitation sinemasının önde gelen isimlerinden olan Joel M.Reed tarafından yönetilmiş.Gene senaryoda Joel M.Reed ait.Bunun dışında o tarihlerde daha yönetmenlik adına ilk yıllarını yaşayan Oliver Stone'da bu film için M.Reed'e danışmanlıkta bulunmuş.Özel efektler ise Bob O'Bradovich ait.O'Bradovich muhteşem explotation yapıtlarından olan Forced Entry (1975)'ın de özel efektlerini üstlenmiş.
Filmde sapkınlık adına tatmin edici sahneler yer almakta.
Özetle konusu,
Master Sardu adındaki kanlı gösteriler sergileyen ilizyonist bir gösterisinde Natasha D'Natalie adındaki balerini kölesi haline getirmeye kararlıdır.Sahnede kadınlara türlü türlü işkenceler yapan Sardu ve adamları.Beyaz kadın ticareti yapan mafyaların göz bebeğidir adeta.Mahzende yer alan zindanda kadınlar bekletilmekte ve Sardu'ya itaat etmeleri adına işkence görmektedirler.
Cüce yardımcısı ve fantezi kadınları ile birbirinden inanılmaz şovlar gerçekleştirmektedirler.Beklenen gün gelir çatar ve Natasha D'Natalie kaçırırlar.Sardu'nun tek istediği onun için dans etmesidir.D'Natalie bunu reddedince.Çeşitli psikolojik işkenceler ve tehditlerde bulunur.Hiç biri sökmeyince de D'Natalie'nın yakın arkadaşı olan bir başka balerinide kaçırırlar.Sardu'nun cüce uşağı sağ kolu Ralphus elektrikli testere ile kadının ayaklarını kesince güzel balerin ikna olur.Bu olaylar gerçekleşirken D'Natalie'nın sevgilisi de ne yapacağını şaşırmıştır.En sonunda yavşak komisere gider.Kendince ''cool'' takılan komiser ofisten olayı çözmeye kararlıdır...
Filmdeki en bomba sahnelerden biri kesinlikle el matkabı ile yapılan beyin cerrahi operasyonu.Onun dışında giotin sahnesi,dış sökmece ve parmak koparmaca da oldukça seyir zevki olan sahneler.Final sahnesi kanımca 10 numara.Bunların dışında ise Sardu ile Ralphus'un tavla oynadıkları sahne ise oldukça hastalıklı.
Sadomazoşit temalı bu muhteşem yapıt kuşkusuz döneminde bir çok feminst gruptan ters tepki almıştır ancak seyir zevki ve hastalıklı düşünce olarak ele aldığımızda kesinlikle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.Gene döneminin yapıtlarından olan Ilsa:she wolf SS ve Salo türünün en güzel örneklerindendir.
Haribo Puanı:Whose Your MASTER ?
Lord magius/Haribo extreme culture aittir.
Devamını okuyun...>>
17 Haziran 2010 Perşembe
Invdrs - Electric Church (2010)
Karanlık ve satanik öğelerin sludge metal adına olmazsa olmaz bir olgu.2007'de müzik yapmaya başlamış olan Invdrs'da sludge tarzda adına yakışır bulamaç kıvamında yoğun ve çamurumsu bir iş yapıyor.
Geçtiğimiz aylalarda piyasa'ya sürdükleri İlk albümleri Electric Chruch ile aynı zaman da ilk kayıtlarını da yayımlamış oldular.Utah ortamlarından olan elemanların görev dağımı şu şekilde:
Phillip White-Vokal
Dave Moss-Gitar
Julie Stutznegger-Bas
Gavin Hoffman-Davul
Uzun soluklu ve düşük ızdırap dolu parçalarla seyreden 51 dakikalık albüm Corruption Record etiketi ile yayımlanmış.
Parça sıralaması ise;
1.Worship
2.Great Beast 666
3.Black Altar
4.Church Burner
5.Death Dealer
6.Hammers of Hell
7.Destroy
8.Drvg Kvlt
Yaptıkları müziğin paşaları olan Crowbar ve Electric wizard gibi gruplardan etkilenme kaçınılmaz olarak hat safada.Kimi parçalarda kullandıkları psychedelic tonlar ve uzan riffler çok tutucu.Çiğ gırtlaktan vokaller 10 numara müzikle uyumlu.Davul'un müziği oldukça iyi süslemiş olduğunu söyleyebilirim.Çok düşük tempolu kısımlar da bile ben buradayım diyor.
Death Dealer albümdeki en dikkat çekici ve bir derece diğerlerinden daha yüksek tempolu bir parça.Nakarat kısımdaki bass davul eşliğindeki vokaller çok klas oturmuş.Hemen ardından gelen Hammer of Hell'de bir o kadar öfkeli ve azaplı.
Yaptıkları müzikte punk etkisi de yok değil hani Destory adlı parçada bariz gözükmekte bu.Grup elemanları da kendilerini Myspace sayfalarında Punk/Black olarak tanımlamışlar.Worship adlı parça kuşkusuz ağır dumanlı kafaların armağanı ve çokta güzel şeytana selam çakılmış.
Baştan sona karanlık,ağır tempolu ve bir o kadarda satanik bir albüm.Kanımca sonuna kadar cehennem öfkesini taşıyor.
Son olarak Sludge harici punk/black ya da punk/death tarzı çiğ old skoll işleri seviyorsanız Invdrs'da bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Lord magius/Haribo extreme culture aittir.
Devamını okuyun...>>
Etiketler:
2010,
Albüm Analizleri,
Black Metal,
Electric Church,
Invdrs,
sludge metal
16 Haziran 2010 Çarşamba
Severe Torture - Feasting On Blood (2000)
Hollandanın ağar çocukları Severe Torture yeni albümünden şarkısını myspace ortamlarına koydu. Dinleyince söylediğim ilk şey, "Bu adamlar karanlık konseptlerden çıkıp, gore konseptine geri dönüyorlar." demek oldu. Yeni albümden önce de Severe Torture'un debut albümünün kritiğini yapmak gerek diye düşündüm.
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
Etiketler:
2000,
Albüm Analizleri,
Brutal Death Metal,
Feasting On Blood,
Severe Torture
15 Haziran 2010 Salı
Insidious Decrepancy - Extirpating Omniscient Certitude (2009)
Tek kişilik texas death metal devinin "Extirpating Omniscient Certitude" adıyla çıkan yeni albümü bomba gibi bir vuruş yaptı diyebilirim.
Devamını okuyun...>>
House by the Cemetery aka Quella villa accanto al cimitero (1981)
Işıl ışıl günler yaşıyoruz.Gelen yaz ayı ile artan sıcaklıklar gaddarlık seviyemizi de artırıyor.Bu koşullara uygun en ızdırap dolu filmlerden biri de Lucio Fulci-House by the Cemetery aka Quella villa accanto al cimitero.Klasik perili ev konseptine,Freudien yaklaşımı,ne kadar çeşitli platformlarda kolay çözülen gizemi var dense de H.P Lovecraft hikayelerini aratmayacak gizemiyle gece yarası sinemasının en akıl alan filmlerinden olmuştur.
B-movie ortamlarının şüphesiz en uçuk senaryolarına imza atan Elisa Briganti ile çalışmış olan Fulci daha sonra ki yıllarda gelecek olan Manhattan Baby adlı gene gizem dolu filminde de Elisa Briganti ile çalışacaktır.İşin aslı bu ismi ilk olarak Zombie 2 ile tanımıştık.
Fulci'nin kanlı şiddet öğelerinin katlanarak arttığını daha rahat görmekteyiz.
Giannetto De Rossi üstlendiği özel efektler harikulade.De Rossi tüm Fulci baş yapıtlarında en ekstrem makjay ve efektleri sergiledi.Ve günümüzde hala bu konu da en önde gelen isimler biri.Filmin en can alıcı ve Fulci'nin en vurucu silahlarından biri olan müzikleri de Walter Rizzati üstlenmiş.
Oyuncu kadrosunda italyan b-movie ortamlarının ve Fulci'nin kadrolu oyuncuları sayabileceğimiz oyuncular yer almakta.
Filmin konusuna özetle geldiğimizde;
New York'ta ailesi ile yaşamını sürdüren Dr. Norman Boyle bir araştırma görevi için Boston'a gitmesi gerekmektedir.Dr.Muller olarak Fulci filmin başında kısa süreli olarak yer alıyor.Karısı Lucy ve oğlu Bob ile bir süreliğine güzel zaman geçirebileceği doğayla iç içe bir yere gideceğini hayal eden Dr.Boyle,hem ailevi bağlarını düzeltmeyi hem de problemli eşi ve aklını sıyırmaya meyili olan oğlunun da kendine geleceğini düşünmektedir.
Dr.Boyle ailesinin durumu aslında filmde ki en can alıcı nokta.Burada baskın baba,sorunlu anne ve çocuk tablosu kilit görevi görüyor.
Evden ayrılmadan önceki Bob'un tabloda gördüğü küçük kızla olan gizemli konuşması ayrıca da can alıcı.O tablonun içinde gördükleri kız devamlı olarak filmin içinde Bob'a görünmekte.
Bu aile tablosu ve çocuğun bu tavırları kanımca oldukça Shining işi.
Boston'a vardıklarında da Bob'un acayip davranışları devam etmektedir.Aile bostona girdiğinde Kızıl saçlı küçük kız gene gözükmeye başlar.Vitrin sahnesi oldukça vurucu ve akılıca.
Burada araştıracakları ev ise Dr. Jacob A. Freudstein'ın evidir.
Freudstein'ın evi
Döneminin büyük tıp adamı olan Freudstein,ölümsüzlüğü araştırdığı ve ölüler üzerinde fazla haşır neşir olduğundan dolayı dünya tıp konseyinden uzaklaştırılmıştır.Bunun üzerine Freudstein,Kendi evinin bodrumunda yer alan karanlık laboratuvar ortamında çalışmalarını sürdürmüş ve daha sonrada kayıplara karışmıştır.Kendi dahil bütün ailesinin öldüğü sanılsa da Ev'de ki ondan olan izler ve bitmek evin içindeki sahnelerde bitmek bilmeyen çocuk sesleri ve çığlıklar oldukça gerici.
Dr.Boyle ve ailesi eve yerleşirler ancak işler hiç bekledikleri gibi gitmemektedir.Omendeki tarz da aniden ortaya çıkan bakıcı ve Bob'un hayali kız arkadaşının yanı sıra oldukça şımarık davranışları izlerken seyircinin keyfini bariz bir istismara uğratmakta kanımca.
Dr.Boyle kütüphane de yaptığı araştırmalar sırasında bulduğu kendinden önce aynı görevi üstlenmiş olan doktor'un yaptığı çalışmalar ve nedeni bilinmez bir şekilde ölümü ve eş zamanlı olarak Bayan Boyle'ın ev de temizlik esnasında evin içinde bulduğu Dr.Freudstein mezarı gerilimi ve gizemi oldukça artırmakta.Hatta zemine işlenmiş olan mezar taşının üstünden dökülen kanlar oldukça gaddar.
Diğer bir can alıcı nokta ise filmde ki mahzenin kapısının kırıldığı sahne ve yarasa sahnesidir.Fulci'nin gaddarlığına yakışan bu yaraşa sahnesi aynı zamanda Dario Argento'nun Suspira filmindeki yarasaya bir manada göndermedir.Bu sahnede ki görsel şiddete maruz kalan çocuk ve mahzene kapısının kırıldığı sahnedeki gene ön plan da olan çocuk istismarı filmin bir dönem yasaklı kalmasında kanımca en büyük etken.
Sana gelmemenizi söylemiştim
Filmin final sahnesinde patlak ortaya çıkan Dr.Fruedstein perde kapatımını çocuklara bırakmış.Dr.Fruedstien kostüm ve makjayı akıl almaz.Zamanında Frankenstein'ın canavarının makyajı ne ise o dönem içinde Dr.Fruedstein makyajıda o.
Her Fulci filminde olduğu gibi bu filmde de bir mutlu son göremiyoruz ancak diğer filmlerine göre oldukca kafa bulandırıcı ve gizemli son sahnede gelen ünlü amerikalı yazar Henry James'ın şu sözü filmi başa alıp bir daha ve bir daha izlememize neden olmakta.
Çocuklarmı birer cani yoksa Canilermi birer çocuk hiç bilinemeyecek.
Çok uçuk görsellere ve seneryoya sahip olan bu film death metal'e kanımca en çok esin vermiş filmlerdende biri.Dr.Boyle'ın kütüphanede bulduğu kaset kaydında ki konuşmalar aynı zamanda mortician tarafından intro olarak kullanılmış,Necrophagia'nın Holocaust de la morte kapağını süslemiş ve aklıma gelmeyen bir çok gruba ilham kaynağı olmuştur.Mortician filmlerinin en başlıcalarından olduğu kesin 1995 yılında yayımladıkları House by Cemetery ep'si bunun en güzel örneğidir.
Son olarak mutlaka edinilmesi gereken bir film.Arşivin derinliklerine asla gömülmeyeceğinden emin olabiliriz.
Lord magius/Haribo extreme culture aittir.
Devamını okuyun...>>
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)