4 Aralık 2010 Cumartesi

Taxi Driver (1976)



Beyaz perdede iz bırakmış, aradan seneler geçse dahi herdaim zevkle ve ibretle izlenecek sinema filmi sayısı maalesef pek az.

Ancak bu "ender" bulunma durumu elbette işleri zevkli hale getiriyor, biraz da her cuma günü gösterime bir TAXI DRIVER benzeri film girmediği için de biz bunca sene sonra XTRMHARIBO sayfalarında hem MARTIN SCORSESE GİBİ bir yönetmene hem de ROBERT DE NIRO gibi bir aktöre saygılarımızı sunuyoruz.


Genel manada kurgusu, kamera açıları, mekanların özenle seçilmesi gibi ayrıntıları bir yana bıraksak dahi filmin senaryosu ve diyalogları bile neredeyse eşsiz, benzersiz.
Üstün körü bir tanımlama gerekirse, Vietnam siperlerinde uçana kaçana sıkarak Amerikaya dönen ve ruhunun derinliklerinde hiç bir şeyin artık eskisi olamayacağını geç de olsa anlayan yalnız bir adamın trajik hikayesidir söz konusu senaryoda işlenen hadise.
Etrafında olan biten pisliklere duyarlı ve tepkili olan ancak cehaleti, görgüsüzlüğü, toyluğu yüzünden nerede neye nasıl tepki vereceğini bilmeyen yaşamın içinde bocalayan ama gene de kendi çapında mücadeleyi bırakmayan utangaç, kendi çapında dindar bir gencin hikayesi MARTIN SCORSESE gibi bir yönetmenin mutfağında belli bir kıvama üstün bir lezzete kavuşmuş diyebiliyoruz ancak..


Filmin künyesi:

Yönetmen: Martin Scorsese

Oyuncular,

Robert De Niro ... Travis Bickle
Jodie Foster ... Iris
Cybill Shepherd ... Betsy
Harvey Keitel ... Matthew 'Sport' Higgins
Leonard Harris ... Charles Palantine
Peter Boyle ... Wizard
Albert Brooks ... Tom

Konusuna gelirsek:

Travis Bickle ailesinden uzakta yalnız bir yaşam süren, genelde günübirlik işlerle iştigal eden sosyal yaşamı ve arkadaş çevresi neredeyse sıfır olan bir amerikan gencidir.
Savaş gazisidir, ruhu yaralıdır ve hükümeti daha doğrusu tüm siyasi sistem tarafından kazıklandığını, kandırıldığını bilmektedir ama bir yandan da yaşamını idame ettirmek için de her mantıklı işi kovalaması gerekmektedir.
Ayrıca da kronik uykusuzluk çeken bu piyade eskisi; kendisine göre en kazançlı en uygun iş olan taksi şöförlüğüne soyunur.
Kendi tercihi olan gece tarifesi vardiyasında çalışırken belli bir miktar birikim sahibi olsa işleri yoluna koysa da şehirde geceleri süren dejenere, pislik ve riyakarlığın cirit attığı oldukça ahlaksız öğelerle bezeli yaşama şahit olması ile zaten ara sıra kendini gösteren kafayı sıyırma hali ve piskopatlaşması en olgun dönemine ulaşır..

Çalışırken bizzat kendi gözüne kestirdiği bir süre takip edip envayi çeşit alavere dalavere ile tanışıp bir akşam randevu kopardığı Betsy (Cybill Shepherd) ile flört etme girişimi kızcağızı ilk akşam genelde erkeklerin ve kulamparacı oğlanların tercih ettiği, milletin bazır güzür toplu ve isterik halde sikiştiği porno filme gidilmesi ile son bulur.
Kız siyasi parti örgütünde çalışan, iyi kötü bir tarza sahip olan güçlü ve kendinden emin bir portre çizmektedir ama bir yandan da içindeki ucuz orospunun sesine kulak vermektedir, safca kendisine yazan bu gence karşı tepkisiz kalamamaktadır.
Ancak sinemadaki filme bikaç dakika bakıp hediye baabında aldığı plağı elemanın kafasında kırarak oradan uzaklaşmayı uygun bulur..
Bu duruma çok içerleyen ve ilerideki günlerde de oldukça israrlı davranmasına rağmen Betsy tarafından red edilen Travis'in dengesini bozulmuştur bir kere

Bu intikamcı, şiddetle işleri yoluna koyma fikrini zirveye çıkaran ya da tetikleyen esas olay ise henüz 13 yaşında olmasına rağmen profesyonel manada sokaklardaki kaldırımlarda fahişelik yapan bir bakıma da cahil ve kenarın gülü sentezli Iris ile tanışmasıdır..
Iris neredeyse babası yaşında bir pezevengin etkisinde fuhuşun pençesinde takılırken Travis olaya el atar, önce kıza nasihatler çekerek ikna yoluna gider.
Ancak pezevenk ruhlu ve meslekli Matthew (Harvey Keitel)çok çakal bir tip çıkar, kısa bir ikna ve tehditle konuşma yapar kızı gene kaldırımlara yollar.

Tüm bunlar olurken birikimleri ile envayi çeşit silah alan bu silahlara vücudunda saklayıp kullanmasına yardımcı olacak aparatların icatları ile uğraşan zırdeli Travis artık harekete geçmesi gerektiğine karar verir.
İzbe leş bir otele gidip pezevengi delik deşik etmek üzere mekana gelir ancak işler hiç yolunda gitmez.
Resepsiyondaki yaşlı lavukla kısa bir çatışma yaşar, elinden yaralanır.
Pezevengi hakladığında ise tüm şehir polislerini başına toplamıştır, ağır yaralıdır ve o özlemini çektiği cehennem kapısının eşiğinde olduğunu farkeder ..

Filmde göze çarpan ve gösterime girdiği tarihten bugüne değin kimi eleştirmen ortamlarında da vurgulanan zenci düşmanlığı bir yana New York şehrinde özellikle de hizmet sektöründe çalışmanın zorlukları da ayrı bir yazı, teorisyen malzemesi konusu.
Kimsenin mecbur kalmadan diyaloğa girmediği Travis in hızlı silah çekme pratiklerini ayna karşısında uygularken kendi kendine konuşması suratına pislik bir ifade takınması ile sokaklarda tek tük muhabbet anlarındaki leş gülümseme ise cok seyirciyi abandone etmiştir.
Şehirdeki yaşamda üst sınıf / alt sınıf halkların birbirine olan tezatları siyasi parti ve gireceği seçim hazırlıklarında iyice ayyuka çıkıyor.
Özgürlükler ülkesi amerikanın asıl yüzünü görebilmek için de bahane çıkıyor aslında.

İşte filmden kimi sahneler:








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails