27 Aralık 2010 Pazartesi

Nekromantheon - Divinity of Death (2010)



Nekromantheon, Norveç'in Darkthrone'nin kurulduğu şehir, Kolbotn'da 2006 yılı içerisinde kurulmuş bir grup. Grup alman etkili treş metal yapıyor, hem alışılagelindik hem de olmayan biçimde hele ki günümüz ürününe göre...

İlla kıyaslamak gerekiyorsa Sacrifice'ın ilk hali gitarlarda hissediliyor sadece, bunu Destruction/Kreator ile harmanlarsak, ve x2-3 hem daha serti hem de daha hızlısını düşünün, "Divinity of Death"i elde etmiş oluruz. Sonucunda günümüzün "Darkness Descends", "Reign In Blood" yoğunluğundaki kıvama gelmiş bir durumla karşılaşırız. Teutenic thrash'in en ihtişamlı, ve en sahici yolla günümüzde yapılabileceğine bir numaralı örneğidir benim için. Şahsen ben günümüzde böylesi sıkı ve hiç taviz vermeyen treş grubu gördüğüm hiç yok gibidir, ödün vermeksizin.

Bu kondüsyonu albüm boyunca sürdürülmüş, zira duyacağınız riffler old skool treş fanatiklerine tanıdık geleceği kaçınılmaz olsa da akıcı bir albüm olmuş. Her geçen gün türeyen retro gruplardan farkı ne demeniz çok normal, çünkü dur durak bilmeyen bir trend halini aldı bu durum, bu yüzden dinlemeniz gerekli diyebiliyorum ancak.

Şu genç tayfayı tanıyalım;
Arild "Arse" Myren Torp - Gitar, Vokal (Obliteration (Nor))
Christian "Kick" Holm - Davul (Audiopain)
Sindre Solem - Bas, Vokal (Obliteration (Nor))



Albüm "High Roller Records" şirketinden çıkmış, High Roller Records old skool sound'u bünyesinde barındıran birçok yeni/eski gruba kapılarını açan şirket olarak bilinir.

Sözler genelde antik yunan mitolojisinden ve Yunanistan/Roma tarihinden yola çıkılarak yazılmış, tabi bu sözlerin müziği bozacak bir etkisi yok, ilaveten sosyal konular ve ölüm takip ediyor.

Gitarların ince ve keskin sound'u, virajsal riffleriyle direkt 80 ortası treşe götürüyor beyinleri, aynı zamanda modernlikden bir o kadar uzak olmaları gitarların ve diğer tüm enstrumanların organikliğini ortaya çıkarmakta büyük rol üstleniyor. Kimi parçalar Güney Amerikan gruplarını hatırlatmıyor değil; "Gringo Death", "Cry Havoc" gibi. Sololar için çok düşünülmüş diyemeyeceğim, yani müziğe artı birşey katmamış, bazı yerlerde sadece atılmış olmak için atılmış demekten alamıyorum kendimi maalesef. Ama tabi bu açık genel bakıldığında büyük bir oranda etkilemiyor, albüm yontuyor mu yontuyor bu da zaten istenilen birşey. Katıksız, teknikden uzak 80'lerin hızarları kontrolden çıkmışcasına insan avına çıkmasından fark göremiyorum ben. Riffler hiç karışık bir yapısı yok, gayet sade bir o kadar da sıkça duyduğunuzda baymayan türde, tipik 80 ler teutenic thrashi, hızlı tremelolar ile adamı açıyor, yarıyor derim. Diğer enstrumanlara geçmeden parçalara gelirsek;

1. Gringo Death
2. The Point of No Return
3. Cry Havoc
4. Divinity of Death
5. Lex Talionis
6. Devolutionary Storms
7. Tortured in Tartaros
8. Further Beyond
9. Acid Visions
10. Psyanide
11. Alcoholy Terror

Albümün genel miksinde olumlu yönü etkileyecek birkaç "keşke" ler yatıyor, bunların ilki vokal ve bas miksleri, miksler yapılırken bu 2 kanala biraz daha özenilebilirmiş. Örneğin bas çok geride kalmış, gitar eritmiş resmen, algılanmıyor. Vokale gelirsek vokal sonradan kayıt edildiği biraz fazla belli müzikle iyi entegre olmamış, bu durum biraz sırıtıyor, oysaki treşte duymak istediğim vokal tipi tam budur diyebildiğim şekilde vahşi ve saldırgan okunmuş. 2 vokal duyuyoruz albüm boyu, bir tanesi daha haykırışdan yana olan, diğer olan daha çok sevdiğim ise bestiyal yapıda ağzı köpürerek, çılgına dönmüş şekilde okuyan amcan.

Davul albümün gaddarlığında büyük rol oynayan esas enstruman olmuş, yani thrash albümüyse bu, davul sayesinde bunu katlamış ve hep yüksek tempoda, tetikleyici, kafaları düşürmeyen modda istikrarlı biçimde döşüyor amcan. Sürekli çift kros koşturmacalarıyla bize engin yollar açmayı başarıyor, ha çok mu yaratıcı partlar yazmış, hiç de değil elbet ! Trampet dövmecelerin coştuğu yerler death metal sertliğine dönüşebiliyor gayet, ama bunu death metale girmeden, sınırdan zırnık kala dönerek thrash metal içerisinde gerçekleştiriyor. Demekki böyle hayvanatlar gibi thrash metal günümüzde yapmak mümkünmüş, bize bunu tekrar hatırlatan iyi bir örnek.Bu albüm tekrar söylüyorum, yeni birşeylerin, alışılmamışlığın 180 derece tersidir ! Burada eski kalemleri onurlandırıyoruz, hatırlıyoruz ne eskimeyen yüzler olduklarını tekrar ve tekrar.

Kapak için Yunanistan, Parga'da antik Yunan'ın mitolojide ölülerle iletişime geçtiği ölülerin tapınağı "Temple Of Dead" adıyla tapınakları olduğu bir gerçek. Buradan yola çıkılarak Albüm ismi çıktığı söyleniyor "Divinity of Death". Kapakda da iletişime geçmeye çalışan 2 figür betimlenmiş.

Albümü ilk parçası "Gringo Death" i duyduğumda tır çarpmışa döndüm, kazımacıların günümüzde thrash metal'i tek sevme nedeni anasının karnından böyle çıkanlar olsa gerek. Tavizsiz barbarik enstruman zulmü diye ben buna derim. Old skool fanatiğiseniz seveceğiniz zaten garanti, ama diğer türleri dinleyen insanların da bu hızda ve kondüsyonu düşürmeden, yüksek tempoyla gittiklerinden en azından bir saygıyı hakettiklerini söylemem gerek. Umarım sonraki işlerinde de çıtayı düşürmezler ve yeni thrash gruplar arasında saygıyla anılan bir isim olabilmeyi başarabilirler. Çünkü böyle grup çok görmüyoruz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails