26 Eylül 2010 Pazar
Hail Of Bullets - On Divine Winds (2010)
Çeşitli tarihlerde Bolt Thrower, Gorefest, Asphyx, Mortuary,Thanatos, Aggressor gibi gruplarda görev yapmış 5 adam biaraya gelir de HAIL OF BULLETS gibi klas ve başarılı olacağı şüphesiz bir grup kurarlarsa ortaya 2010 gibi bir tarihte böylesin 'old school' bir iş cıkabilirdi.
Bir evvelki 08 çıkışlı …Of Frost and War da klas bir albümdü hele de 'debut' olmasına rağmen beklentinin çok üstünde bir çalışmaydı da bu yeni nete düşen On Divine Winds hakatten başka bir şey olmuş..
Grubun ideal kadrosu:
Martin van Drunen - Vokal
Paul Baayens - Gitar
Stephan Gebedi - Gitar
heo van Eekelen - Bass gitar
Ed Warby - Davul
Metal Blade Records etiketi ile yakında raflarda olacak albümdeki parçalar ise:
1.The Eve Of Battle
2.Operation Z
3.The Mukden Incident
4.Strategy Of Attrition
5.Full Scale War
6.Guadalcanal
7.On Choral Shores
8.Unsung Heroes
9.Tokyo Napalm Holocaust
10.Kamikaze
11.To Bear The Unbearable
Eşgali değişmiş gri upuzun saclarla sahnede coşan seyircisine ekseri 2. dünya savaşı konseptlerini dayayan ve de bunu senelerdir Ashphyx de de yapan kendine özgü sesiyle vokalist Martin dayının zirve performanslarından birine albümde rastlayacaksınız.
Albüm haberini okuduğumda döktüreceğini tahmin etmiştim ama bunu ben bile akıl edemedim, kısacası Martin; Sodom dan sonra şu işleri en güzel işleyen ve içerik yaratan adamın ta kendisi bence.
The Eve Of Battle Holivudun sinema filmlerindeki ost lerden fırlamış gibi duran ama muhteşem bir orkestrasyonu barındıran enfes bir intro.
Ortamı önce gerip sonra cephelerden bir anki ortam ile sonlanan intro yerini Operation Z adlı enfes ölümcül metal eserine bırakıyor.
Öyle çok da ahım şahım armonilerin uçustuğu bir parça olmadığı zaten kadro ve grubu bilenlerin de tahmini ama gayet doyurucu ve de vurucu olduğu çok bariz.
Davulcu Ed boşuna kel kalmadı, ömrünü yedi bitirdi adam Hollanda gibi keyif dolu memlekette kazıyarak, insanların yüzüne bu death metal gerçeğini sille tokat girişerek, ama bu son çıkan HOB albümünde adamın hem davul tonu hem de partisyonları Gorefest teki işleriyle boy ölçüşecek kıvamda bu gece bunu dinlerken bunu bir kez daha anladım..
Gayet eski toprak şarkıları barındıran albümdeki en güzel örneklerden birisi de The Mukden Incident hiç şüphesiz.
Youtube gibi sitelerde abilerin konser performanslarını da izlediğimden kelli diyorum ki bu aslında ağar aksak giden şarkı seyircinin canına okuyacaktır.
Muhteşem ve cok ruhlu gitarlara kulaklarınızla şahit olacaksınız dinlerken, hem kadroyu hem de bu grubu takip ettiğiniz için şanslı hissedeceksiniz.
Bir evvelki albümün kızıl yıldızı Stalin in Kızıl Kurtları ne ise bu albümde de
Strategy Of Attrition odur.
Bu tanım kafi herhalde.
Enfes bir davulla giriyor akabinde giren gitarlar ve vokal altları çok fix ama adamlar işi sağlama almışlar hızar gibi gitarlarla çok güçlü çok da temiz bir kayıt ile şarkıyı icra ederek etkisini birkac yüze katlamışlar.
Kaç gündür sokakda mp3 playerdan da dinledim adımlar hızlanıyor bariz ortama gaz veriyor kandaki adrenalini hatırı sayılır miktarda yükseltiyor.
Bu da konserde ağar tokmak şarkılardan, senelerdir bu ortamların etkili isimleri olmanın verdiği avantajı kullanmışlar, helal olsun ne diyelim..
Yakın zamanda Cnbc E de de dizisi gösterilmiş meşhur 'The Pacific' - 'Guadalcanal' işlerinden dem vuran şarkı da albümdeki en bomba parçalardan.
Girişi filan da muhteşem ama Martin ve kendisine eşlik eden tayfa bu senenin en güzel ölümcül metal şarkılarından birisini bizlere kazandırdı.
Ed ise takır takır speed atmış kimi yerlerde durağan gitse de enfes kondisyonlu partları yaratmış. Çok zekice işler yapıyor adam kendisine özgü bir stili var bu şarkıda da bu stili konuşturmuş.
Azıcık 90 lar Bolt Thrower şarkılarına selam çakan Unsung Heroes albümdeki bir diğer favorim.
Bu da bariz ve net canlı performans şarkısı, bir başka gaz şarkıya bağlayıp Medley gibi bir durumda Nük bombası etkisi yapacaktır.
Hele senkopla karışık giden bir vokal altı var duvarları yumruklatır adama o derece gaz. Hastasıyım böyle basit ama kurnaz ayrıntılarla bezeli alt yapıların;)
İtiraf etmem lazım ismi bile cazip Tokyo Napalm Holocaust adlı parçanın
Kendisi de oldukça bunalım ve leş bir alt yapıya sahip kimi yerlerde hava ne kadar sıcak olursa olsun kanınız donabilir.
Adamın vokal hakatten Japonya da atom bombası yiyip diri diri içten yanmalı motor gibi tutuşanlardan birisinin akrabasındaki hüznü ve isyanı verebiliyor ise böylesi adamlardan tırsmak lazım.
Gümbür gümbür gelen altolarla irkilmek pekala mümkün Ed dayı neler yapmış böyle diyorum sadece, dinlerken..
Böyle iç kapayan fena halde hüzünlü giden albüm ancak To Bear The Unbearable gibi bir şarkı ile akabinde tekrar dinlemek üzere şarkı itibarıyla bitebilirdi.
Ben ki kolay kolay ağar aksak giden şeylere tutulmam, bunu her seferinde bikaç kere dinliyor ve tadına doyamıyorum.
belki yeni gelin kıvamında olduğundandır bunu da bikac ay sonra anlayabileceğiz.
Hob kendinden beklenenin çok üstünde 2 albümle arşivlerdeki yerini aldı dinleyin dinlettirin hakkında konuşurken ve hatta düşünürken bile götünüzü kollayın ileri geri konuşmayın mekanınızı bombalar Kamıkazeler..