13 Ocak 2011 Perşembe

Disavowed - Perceptive Deception (2001)


Uzun süredir blog yazarlarından Boba diyordu Disavowed yaz. Disavowed yaz merak ediyorum ne diycen vs :) Adamların felsefe ve psikoloji üzerine sözler yazmasından olsa gerek ve benimde felsefe bölümünde okumuş olmamdan dolayı olsa gerek ki pek ısrar etti. Nerden baksak bi 7-8 aylık mevzu diyebilirim. Kısmet bugüneymiş diyelim.



Albümdeki Kadro:
Robbe Kok - Vokal
Gerben Van Der Bij - Gitar
Daniel "Daan" Van Der Broek - Gitar
Nils Berndsen - Bas
Robbe Vrijenhoek - Davul

Grubun albümdeki muhtemel kadrosu bu şekilde. Gitarcı değişikliği vs olmuş ama hangi gitarcı hangi sene girmiş yazmadığı için net birşey diyemiyorum.

Albümdeki Şarkılar:

1.Rhizome
2.Abolition of Impediment
3.Reason Rejected
4.Condensed Conditions
5.Masses Conformed
6.Unfolding Disposition
7.Generative Patterns
8.Critical Emulation
9.Opposite Extremities

Grup aşırı extreme bir şekilde Brutal Death Metal icra ediyor. Davulu, gitarı, vokali her türlü çok extreme diyebilirim.

Davulcu herhalde dünyada brutal death metal davulcularını hız olarak sıralamaya koysak ön sıralarda olurdu herhalde. Grup baştan sona hızlı çalacaz mantığıyla girişiyor işe. Brodequin ile aynı mantığa sahipler desek yeridir. Davulcuda nasıl bir kondisyon varsa artık şarkı başladığında tototototot diye blastlar başlıyor. Arada gravity blast benzeri işler giriyor. Alttan çift kroslar son hızda her daim. Zillerede blast gidiyor. Ças ças ças ças ças ças diye ordanda bir gümbürtü patırtı kopuyor. Teknik çalan ve çok aşırı derecede hızlı bir davulcuya sahipler. Haliyle müzikte yavaş olamaz.

Gitarlar biraz Suffocation biraz Pyaemia birazda Severed Savior mantığında gibi sanki. Aşırı hızlı, baya çok teknik, çok accaibta gaz riffler var. Brutal Death Metal olur hani yapar bir çok grup. Böyle orta halli falan yapar hani. Brutal Death mi Brutal Death Metal dersiniz. Ama birde Gorgasm, Brodequin, Severed Savior vb gibi yapanları vardır ki artık hızsa hız, teknikse teknik, gazsa gaz tüm ibreler maksimumda olur. Dinlediğiniz zaman anlam bile vermeniz zordur hani. Riffleri anlıyamazsınız çünkü. Nedir bu arkadaş diye kalırsınız. İşte o derece karmaşık ve hızlı riffler söz konusu. Müzik başlıyor, başladığı gibi bodoslama full gaz giriyor gitarlar. Şarkı bitiyor. Full Gaz bitiyor. Albümün başından sonuna kadar bu iş böyle gidiyor.

Vokalci amca ise oldukça derin, kalın, gaddar Sick Guttural Vokal işlerine bakıyor. Vokalci özellikle Suffocation'un Effigy Of The Forgotten albümündeki Sick Guttural Vokallere kafayı takmış diyebilirim. Frank Mullen'in Effigy Of The Forgotten albümünde yaptığı Sick Guttural Vokallere oldukça çok benzer bir Sick Guttural Vokal yapıyor. Okuyuş olarak ise Suffocation ile falan hiç alakası yok. Müzik hızlı olunca amcada okuyabildiği en hızlı şekilde okumuş. Vokalcinin okuyuş hızı herhalde Cannibal Corpse'un vokali George Fisher kadar hızlıdır. Anlıycağınız vokalci amca Sick Guttural Vokalleriyle beyninize ve kulaklarınıza adeta işkence ediyor.

Kayıt kalitesi 2001 yılına göre baktığımızda çok güzel diyebilirim. Yani o dönemdeki en sağlam kayıtlardan biri
 muhtemelen. Oldukça temiz ve sağlam bir kayıt olmuş. Herşey açık ve net duyuluyor. Temiz bir kayıt olmuş.

Gelelim işte Boba'nında merakla beklediği söz konseptine ve sözlere. Söz konsepti olarak felsefe, psikoloji, insan doğası, evrim gibi konuları seçmişler. Baya çok kitapta okuyan tipler bunlar belliki. Bilgisiz adamın yazacağı çizeceği sözlerden yazmıyorlar. Felsefe kanadında Gilles Deleuze, Psikoloji kanadında Gilles Deleuze'ün beraber çalıştığı Félix Guattari'yi oldukça beğeniyorlar anladığım kadarıyla. Beğeniyorlar beğenmesinede yaptıkları eleştirileri yapmak için temel alıcakları çok daha sağlam filozof ve psikologlar var. Bu adamlar Gilles Deleuze ve Félix Guattari'yi demekki daha çok beğenmişlerki bu adamları temel almışlar. Haliyle bu konuda eleştiriceğimiz bir şeyde yok. Albüm adı Perceptive Deception'un Türkçe çevirisi Anlama aldanması ya da İdrak kandırmacası diye çevirilebilir. Albümün ilk şarkısı Rhizome Deleuze'nin felsefeye uyarladığı bir kavram denilebilir. Aslında botanik kavramıdır. Rhizome botanikteki karşılığı kök-saptır. Kök-saptan kasıt aslında basit bir örnekle şöyle anlatılabilir. Zeytin ağacı'nı düşünün. Bir zeytinin içindeki çekirdekten çıkar. Bu çekirdekten çıkıp büyüdüğünde kök ve sap oluşur. Burda temel olarak Rhizome kavramıyla Deleuze'un anlatmak istediği kullandığımız kavramların kök-sapta olduğu gibi tek bir merkezi olmayıp çok dallanıp budaklandığı ve çok farklı kavramlarla ilişkiler ağı içinde olduğudur. Biraz doğadan ve ziraatten anlayanlar sanırım hemen kavrayacaktır. Ağaçlar büyüdüğünde yukarı doğru büyüdüğü kadar, aşağı doğruda büyür. yani bir sap vardır düz olan bu hem aşağı hem yukarı doğru büyür. Bu sap'tanda kökler çıkar ve çevreye doğru açılır. Dışarıdan ağaca baktığınızda sap ve yukarı doğru açılan kökü görürsünüz. Halbuki durum tam olarak bu biçimde değildir. Ağaç yukarıda büyüyüp, dallanıp budaklandığı kadar; aynı şekilde aşağıda da büyür, ve aynı yukardaki dallanıp budaklanmalar gibi köklerde aşağıda açılır gider. Sonuç olarak bir sapın 2 tarafta köklenmesi gibi bir mevzu düşünebilirsiniz. Ortadaki saptan, içeri ve dışarı doğru açılan bir kök ağı sistemi gibi kavrayabilirsiniz. İşte bu noktada Deleuze rhizome diye adlandırdığı kavramsal yapıların birlik ve bütünlük içinde olmayan, merkezinin belli olmadığı çokluklar gibi görür. Söylediğide aslında doğrudur. Bir ağaç büyüyüp dallanıp budaklandıktan sonra, ağacın oluşmasını sağlayan çekirdeğin yani temelin tam olarak nerede olduğunu tayin etmek imkansıza yakın birşeydir. Felsefe dersinide bitirdikten sonra gelelim Disavowed'in yazdıklarına. Bu adamlar Deleuze'den etkilenmiş olsa da bariz bir Wittgenstein hayranlığıda olduğu ortada. Gerçi Deleuze'un çalışmalarında Wittgenstein etkisinden söz etmek pek mümkün olmasa da, oluşturtuğu kavramlar ve yapıların, her ne kadar farklı bakış açılarından yola çıkmış olsalarda Wittgenstein'in dil ile ilgili düşünceleriyle benzerlikleri var denilebilir. Bu adamlarda Rhizome şarkısında yaratılışın kavramsal bir hayal olduğunu ve temelsiz olduğunu anlatmaya çalışmışlar. Böyle bir eleştiriyi hangi kafayla yaptılar işin aslı çok merak ediyorum. Yaratılışı dil üzerinden tenkit etmek, bana göre oldukça saçma sapan bir yöntem. Wittgenstein'in dilimin sınırı dünyamın sınırıdır anlayışı üzerinden Deleuze'nin Rhizome kavramıyla kavramların temelleri belirsiz ve bütünsüzdür anlayışını birleştirmişler. Kavramların bir hayal olduğunu ve sağlam temellerinin ve maddi temellerinin olmadığını söylemişler. Yaratılışın kavramsal temeli yoktur. Dilim kavramlardan oluşur. Dilimin sınırı dünyamın sınırı olduğuna göre, dilimin kavralarıda temelsiz olduğuna göre ve dilimin sınırıda dünyamın sınırı olduğuna göre bu durumda dünyada temelsizdir. O halde yaratılışta temelsizdir gibi bir sonuç çıkarmışlar. Post modern filozofların, geçmişin temelsizlikleri üzerinde durupta geçmişi çürütmeye çalışırken, kendi temelsizliklerini görememeleri gibi, yaratılış teorisini kavram ve dil üzerinden tenkit edipte bunu varoluşçuluğa bağlamak oldukça temelsiz bir iş oluyor işin aslı. Söz konsepti hakkındaki eleştirel tutumumuzdan sonra albüm kapağına geçebiliriz.

Albüm kapağında yüzü tellerle bağlı acı çeken bir surat var. Gözler kan çanağı olmuş. Söz konseptine bakılırsa böyle bir kapakla ne anlatılmak isteniyor aşşağı yukarı anlamışsınızdır sanırım. Albüm adı idrak kandırmacası olduğuna göre kapakta aşşağı yukarı bellidir. Gözler idrak dediğimiz yapının tek organı olmamakla birlikte en önemli organlarından biri denilebilir. Bu en önemli organ insana bir bakış açısı kazandırır. Her tek insanın farklı bir perspektifi yani bakış açısı, anlama yapısı, idraki olduğuna göre bunu sağlayan organlardan en önemlilerinden biride doğrudan göz olduğuna göre albüm kapağındaki gözler aslında önemli olan kısım denilebilir. Adamın tellerle çevrilmiş ve kan içinde olmasıda sanırım albüm adında anlatılmak isteneni anlatmak için yapılmış. Anlayamayan ve acı çeken bir adam ve boş boş bakan gözler. Albüm kapağınıda Jon Zig çizmiş.

Sonuç olarak baktığımızda Suffocation, Gorgasm, Severed Savior vb grupları sevenlerin çok seveceği bir iş. Her ne kadar sözlerinde yazdıkları eleştirileri çok saçma bulmuş olsamda yaptıkları müziği ve performanslarını oldukça çok beğeniyorum. Brutal Death Metal sevenlerin kaçırmaması gereken bir albüm diyebilirim.

Bu kritikte benden Boba'ya hediye olsun :)

Albümden Video ve Konser Performansları için:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails