8 Ocak 2011 Cumartesi

Django (1966)



Sergio Corbucci'nun yönetmenliğini üstlendiği 1966 yılında çekilen spaghetti Western filmi o yıla kadar yapılmış en vahşi filmlerden biri olarak geçer. Sergio Corbucci senaristliği kardeşi Bruno Corbucci ile üstlenmiştir. Filmin ismi "Django" yu oynayan mavi gözlü italyan Franco Nero olur.

Bu İtalyan'ın gerçekten etkileyici bir girişi var, Bacalov'un filmin ismiyle aynı olan parçası eşlik ediyor. Ennio Morricone'a biraz ara vermiş oluyoruz, üstadın yeri ayrı olsa da.

Mekan çamurlu, bir özelliği olmayan kir içinde yerde birşey sürükleyen kahramanımızla başlıyor. Çok geçmeden tabut olduğunu görüyoruz, ve işler kızışıncaya dek bu esrarengiz hava etkisini koruyor. Güneylilerin binbaşı Major Jackson (Eduardo Fajardo) ve adamlarından Maria (Loredana Nusciak) adında genç, alımlı bir kadını kurtarır, bu kadın melezdir ve esasında Meksika'dan kaçmış bir yosmadır.
Film bize Django'nun karısının cinayeti üzerine öç almak için yola çıktığını çok geçmeden bize söyler.



Binbaşının adamlarının çoğunu öldürdükten sonra Meksikalı haydut generali Hugo Rodriguez (José Bódalo) ile anlaşma yapar. Kuzeyliler ile güneyliler hep düşmandır birbirine. Ve ardından payton ile Güneylilerin mekanına gidilir. Bu gelişi kadın ticareti olarak bilen güneyliler çok sevinerek patonu gülerek, sıcak bir karşılama yaparlar. İçine gizlenmiş meksikalılar ve kahramanımız vardır. Birden paytonun tentesini açarak bol kovanlı bir karşılama gerçekleştirirler. Tıpkı Django'nun binbaşınnı birçok adamına kıydığı, gözünün nuru gibi koruduğu mitralyözünü de monte etmişlerdir. Böylelikle gene baya yüksek sayıda güneyli harcanmış olur. Altın çuvalı bir güzel yağmalanır. Ve kaçarlar...

Galibiyetle geçen günün ardından herkes olabildiğine içer, sıçar, eğlenir. Bu yorgun gün için General Hugo Rodriguez, Django'ya kurtardığı kadınla birlikte olmasını söyler yaptıklarından dolayı. Oysa ki baştan beri Django'nun gözü kaçırdıkları altın dolu çuvaldadır. Kendisine güvenmediğini bakışları gayet net şekilde anlatmıştır Django. Django içi rahat etmez ve altın dolu çuvalın saklandığı odaya gidip mitralyözüyle Meksikalılara tuzak kurar. Tek kapısı olan odaya her giren silahın kustuğu kurşunları bir güzel afiyetle yer. Bu sırada kadınla beraber tabuta doldurduğu altınlarla paytona binerek filmin başındaki mekana doğru firar etmeyi başarır.



Köprüye vardıklarında aksilik olacaktır. Çiftelinin ateş alıp tabutu yokuştan aşağıya bataklığa yuvarlanması sonucu artık altın dolu tabut batak tarafından yutulmuştur. Tam kadın Django'yu kurtaracağı an vurulur ve gelenler Meksikalılardır.
Meksikalılar hırsızlık olarak niteler bu işi ve Django'nun ellerinin üzerinden her biri atlarıyla geçer sıra sıra. Elleri toynaklarla ezilip kırılır. General silahşöre böyle yeteneğini bir daha asla kullanamayacağı bir işkence yapmış olur.

Filmin sonunda ise Meksikalılar dönüş yolunda Amerikalılar tarafından pusuya düşürülür ve tümü ölür bu yolda. Geriye binbaşı ve birkaç adamı kalmıştır, not bırakmıştır Django, Binbaşı adamlarının birçok adamını mezara gömdüğü mezarlıkda onları bekliyordur. O kırık, silah tutamayan elleriyle nasıl üstesinden geleceğini gerçekten çok acınaklı ve çarpıcı bir biçimde veriştir Sergio Corbucci.

Tetiğin korumasını dişiyle zar zor da olsa kanırtıp çıkartmayı başarır, ve tam da o sıra adamları geldiğinde azmedip, o kanlı kırık elleriyle Haç şeklindeki mezar taşına silahını sıkıştırıp isabetli atışlar yapıp binbaşını ve adamlarını yere sermeyi başarır. Artık ortada kimse kalmamıştır, öç fazlasıyla alınmıştır.

Sergio Corbucci azizimin diğer bir klas filmine tanık oldunuz. Lakin benim izlediğim ingilizce versiyonuydu, seslenirmeler sonradan yapıldığı belli ve karakterlerle pek uymuyor, hepsini neredeyse aynı kişi seslendiriyormuş gibi. Anadilinde izlemenizi öneririm.


1 yorum:

Related Posts with Thumbnails