29 Temmuz 2010 Perşembe

Stillborn - Esta Rebelion Es Eterna

Çok temiz cok teknik işleri kovalamayanların dinlediği grupların memleketlerine bakınca Polonya denen yerin ağır bastığını görmek beyhude değil tabi bir de bunların STILLBORN yezitleri var, ben şahsen hastasıyım adamların ama bu üretken adamlara hayran olmamak ne mümkün.

Gene aradan bir sene gibi bir süre geçmesine rağmen klas bir albümle ortamın tepesine çivi cakan grup boş durmamış ve artık iyice oturttuğu ve özdeşleştirdiği türe uygun 5 parça yaratmış buna ek olarak 4 adet de cover ile bir dinamit albüm daha cıkartmışlar.
Grubun birbirinden mendebur elemanlarının isim ve pozisyonları,

Killer - Gitar,Vokal
Ikaroz - Gitar,Vokal
Ataman - Bass,Vokal
August - Davul

Screw Factory Studio denen cehennemde şubat,mart ve nisan aylarında kaydedilmiş Dissonance Records etiketli albümdeki şarkılar,

1.E.R.E.E.
2.Abandon All Hope
3.Soldiers of Hell(Running Wild Cover)
4.Quickly You Rot
5.Sodomize the Dead(Piledriver Cover)
6.Into the Mouth of Madness
7.The Third of the Storms(Hellhammer Cover)
8.March Again
9.Nightmare(Sarcofago Cover)

Albümün hemen başında E.R.E.E. adlı introlu parça var yaklaşık birbucuk dakka boyunca adamlar dinleyiciye kazımayı ve atmosferi verip akabinde umutlarınızı terkedin,kazıyın diye Abandon All Hope adlı parçaya girmişler.
Şu türe göre cok iyi bir prodüksüyon yapmışlar Kara metalin körü körüne nefretini ölümcül metalin gaddarlığı ile sentezlemeyi herkes öyle beceremiyor biliyorsunuz..
Ama STILLBORN şu gidişatla dağılmaz gitmez ise hükümdarlığına oynar bu karışımların.

RW hic sevmediğim hatta bildiğim parçalarını da unuttuğum için hic gündemimde olmayan bir grup idi ama bu herifler onu bile güzel ve nizami olarak yorumlamayı bilmiş o acıdan Soldiers of Hell bir hava vermiş bu albüme.

Piledriver yorumu ise evlere şenlik, bu adamların albüm kapakları veya sözleri de kafi miktarda leş idi Sodomize the Dead ile hem iceriği hem de şarkının kendisi ile heriflerin ne kadar yerinde secimler kovaladığına da şahit oluyoruz. Bu dönemde bu tip işleri hala gündemde tutan gruplara elbette saygımız sonsuz.

Into the Mouth of Madness albümdeki favori çalışmalardan.
Hem kaotik hem de saldırgan bir şarkı özellikle vokalli kısımlar kolpaların götünü tekmeler kabus gibi üstlerine çöker zannımca.

March Again ise albümdeki yorum olarak değil ama saygıların sunulması baabında SODOM worship bir iş olmuş, davulların kazımadığı yerlere bakan gören duyan bunu pekala kavrayabilir sanırım özellikle 80 ortaları bm/tm işlere cok varız.

Bir dönem bunların "idol" grubu Sarcofago olsa gerek aksi takdirde Nightmare gibi bir parçayı böyle başarılı ve de en önemlisi ruhlu şekilde yorumlayamazlardı. Özellikle vokal ve davul partisyonları çok cirkef olmuş yoldan cıkmışlar bunlar, hem de cok uzun yıllar evvel.

Grubun web sitesi:
http://rebelion.stillborn.pl/

haribo4grind /Haribo extreme culture aittir.
Devamını okuyun...>>

Machetazo röportajı


İspanyol zombisi Machetazo sorularımızı siz haribo severler için cevapladı.


Hayranlarınızın yeni albümünüz Mundo Cripta’ya tepkisi nasıl? Cehennem sıcağında bizde klima etkisi yarattı :) (röportaj ağustos sıcaklarında yapıldı , çevrilmesi 1 mevsim aldı havalar soğuk:)

-Tepkiler yavaş, bildiğiniz gibi ağustos zaten yavaş bir aydır.Albüm satışları bok gibi, sadece sanal dünyada iyi tepkiler lıyoruz ki bu da benim umrumda olmayan bişey.


1.Grup 1994’de kuruldu, o günden bu yana pek çok eleman değişikliği oldu; bu sizin için dezavantaj mı?

-Hayır, üye değişiklikleri her zaman daha iyi oldu.


2.Logonuzu Chris Reifert’ın çizdiğini biliyoruz, bu nasıl gerçekleşti?

-Onla 90 senesinden beri yakınız.Seneler önce bir split çıkarmıştık, hatta "Sinfonias del terror ciego" albümümüzde bir şarkıda vokalleri o yaptı.
Reifert/Abscess/Autopsy= Hürmet


3.Sizce en başarılı machetazo albümü hangisi? Yada sizi en çok memnun eden?

-"Trono de huesos" en başarılısıydı, ama yeni album "Mundo cripta" en iyi işimiz ve benim de şu ana kadarki favorim.


4.Plak şirketiniz albümünüze yada müziğe karışır mı?

-Tabi ki HAYIR.


6.Birçok firma değiştirdiniz, şu an mutlu musunuz?

-Çok değiştirmedik, 3 albüm boyunca Razorback’deydik, şimdi 4.sünde Throne’dayız,. Yıllardır aynı plak firması ile calıyoruz, degişen bişey yok dagıtıcı firmalar degişiyor



7.Türkiye’de biz İspanyol death metal işlerini baya koşturuyoruz İspanyolca falan bilmememize rağmen ama İspanyolca bize göre death metale çok yakışan bir dil. Son zamanlarda da Latin death metal grupları da kendi dillerini kullanmayı tercih ediyorlar. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Kendi dilinizle hırlamak yapılacak en mantıklı iş. Eğer normalde İngilizce konuşmuyorsak ne sikime inglizce’yi kullanmak zorundayız?!


8. Latin amerikan death-grind piyasası için fikirleriniz neler?

-Bugünlerde, herhangi bir yerdekinden farksız. Sadece birkaç iyi grup genel sıkıcı havadan kurtarıyor ama en musibet , en günahkar olduklarını söyleyebilirim.


9. Birçok Latin ülkesinde aynı türü çalan birçok metal grubu mafyavari bir halde bir araya gelip birbirlerini kolluyorlar, bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Hiçbir fikrim yok.


10. Amerika piyasası hakkında neler diyebilirsiniz?

-80sonu 90başında sağlam gruplar, harikulade albümler vardı.


11.Şimdiye dek deathgrind arenasında neler değişti? Bugün hakkında ne diyorsunuz?


-Çok farklı, artık underground denen olay kalmadı, internet mahvetti.


12.Bugünlerde konser yada festivallerde yer almak daha kolay, sizde kesinleşen bir tarih var mı?

-Gelecek sene Polonya ve Almanya’da festivalde olacağımızı biliyorum.


13.Genelde hangi gruplarla turneye çıkarsınız?

-Genelde arkadaşlarla ve kontak halinde olduğumuz gruplarla.


14. Sizi Türkiye’de görme imkanımız olacak mı?

-Dürüstçe, sanmıyorum. Gerçekleşmesi zor ama tabi birgün oraya da gelmeyi umuyoruz.


15. Tanıdığınız Türk grubu var mı? Hiç dinlediniz mi?

-Cenopath’la yıllar önce temas halindeydik.


16. Sizce download özellikle ekstrem-harikulade gruplar için bir avantak mı?

-Berbat birşey ve Underground piyasayı öldürdü.Ancak baskısı bitmiş az rastlananları indirmeyi desteklerim.


17. Sizce myspace gibi sanal oluşumlar samimi mi?

-Myspace hızlı olması açısından iletişim için iyi bir yol ama her uzun mesafe iletişim araçları gibi bazen kafa karıştırıcı olabiliyor.


18. Paşaların gruplarından motörhead, venom, celtic frost’un sizde tesiri büyük. Onun dışında hangi grupları gösterebilirsiniz?

-Autopsy ve Repulsion her zaman için tektir, sker, koyar.KAN ALIR.


19. Impetigo-tribute albümünde bir şarkı çaldınız. Impetigo korku death-grind’inin büyük bir parçası kuşkusuz. Sizce?

-Onlar korku metalinin kılavuzuydu. Çığır açtılar.


20. Şu aralar bazı ‘trendy’ hayranlar VENOM, SODOM, MOTÖRHEAD, IMPETIGPO, AUTOPSY hakkında bile ileri geri konuşup ahkam kesebiliyorlar, album almayıp, konserlere katılmayıp. Revaçta ne varsa o grupları dinliyorlar.Bunlar hakkında neler düşünüyorsunuz?

-Birbirlerini sikip gebersinler. O solucanlarla hiç ilgilenmiyorum. Müzik temeli çok mühimdir, onsuz hiçsindir.


21. Şimdi korku kültürü hakkındaki düşüncelerinizi öğrenelim. Öncelikle bütün zombierden favoriniz hangisidir? (İspanyol, amerikan, İtalyan)

-Amerika.George Romero’nunkiler favorimdir. Zombicilik işleyen filmlerden ‘Day of the Dead’i tek geçerim.


22. En sevdiğiniz korku filmi?

-Birçok var, seçemem ama ‘day of the dead’ kesinlikle onlardan biri.


23. Jesus Franco’nun muhteşem ‘faceless’i hakkına ne dersiniz?

-Amanda De Osorio tercihimdir.


24. En son hangi film en çok tüylerinizi diken diken etti?

- ‘The Black Door’ son zamankilerden en çok hoşuma gideni. Şeytani cinnet hakkında çok klas bir film.


25. En başarılı bulduğunuz İspanyol korku filmi?

-‘’Let sleeping corpses lie’’, Blind Dead üçlemesi ve ‘’Walpurgis Night’’


26. Son olarak röportj için minnettarız, Türk hayranlarınıza söylemek istediğiniz bişey var mı?

-Bizim için zevkti, destek için sağolun, Umarız er yada geç ülkenizi ziyaret edebilirz. ‘Cihaz’ınızın tadına bakmak lazım, sağlam olduğuna eminim…

Çeviri: übergorewitch

Haribo extreme culture aittir.
Devamını okuyun...>>

27 Temmuz 2010 Salı

Tempo di massacro (1966)



Ütopya tik dünyalar arasında en sıra dışı olanı kuşkusuz vahşi batıdır.Şiddete dayılı kuralarının altındaki masumiyet ve kendine has adaleti aynı bir altın madeni gibi çekici olmasına neden olur.

Bu Ütopya tik olarak tanımladığım tabi ki de İtalyan Spagetti Western filmleridir.Hele ki Lucio Fulci gibi bir yönetmenin elinden çıkıyorsa ne kadar çılgınca bir iş olduğunu siz düşün.

Tam furyanın zirve yaptığı dönem de Tempo di Massacro (1966) patlatan Fulci,bu film de italyan macera ve western sinemanın ön de gelen senaristi Fernando Di Leo ile çalışmış.

Baş rolde ise İtalya topraklarının en önde gelen silahşor Franco Nero yer alıyor.

Senaryosuna gelince,

Bir altın yatağın da çalışan Tom Corbett(Franco Nero),bir gün kasaba dan gelen birinin mesajı ile eve geri döner.Geri döndüğün de ise kasaba da ki garip olaylar onu oldukça rahatsız etmiştir.Laramie Town da işler artık tamamen Scott ailesinin tekelli altına alınmıştır.Ayaş kardeşi olan Jeffrey Corbett ona devamlı şehir terk etmesini söyler ancak boşa.


Mr.Scott ve psikopat oğlu Junior Scott tamamen kasaba da terör estirmektedir.İlk aldığı mesaj da ki gibi Carradine ailesine ulaşmaya çalışan Tom Corbett'e kimse yardım eli uzatmamaktadır.

Bilgi toplama esnasında tanıştığı manyak Çinli demirci,salon piyanocusu ve aynı zaman da cenazeci olan Sonko'ya da gırla parasını kaptırmıştır.Deli çinli tam bir spagetti karakteridir.

İşler iyice anlaşılmaz bir hale gelir.Tom Cobretti bir şekilde Carradineların kaldığı yeri öğrenir.Konuşmaya gittiği anda ise iki kelime edemeden Scott'un adamları tarafından son kalan Carradinelar katledilir.


Bunun üzerine Mr.Scott ile görüşmek isteyen Tom Cobretti ertesi gün Scottların çiftliğine gider.

Film çiftlikte ki olayların ardından iplik söküğü gibi fevrice çözülür.

Pardon Beyler !!!!

Film de baş rol oyuncusu Franco Nero gibi gözükse de en dikkat çekiçi karakterler çinli ile Nero'nun alkolik kardeşini canlandıran George Hilton dur.


Bar da çıkan olaylar esnasında çinlinin garip piposundan zehirli tüf tüf fırlatması ve uyduruk konfiçyus tavsiyeleri ile ayrı bir seyir zevki katıyor.

George Hilton'un canlandırdığı Jeffrey Corbett ise kasaba da Scott ailesinin dokunmadığı tek insandır.Taki abisi gelene kadar.Şişe şişe tekila içen bu karakterin çılgınca at sürüşü ve arkası dönük bir adama ateş edecekken pardon beyler diye seslenip ardından tetiğe basması çok özel bir karakter haline getirmiş.




Film müziği ise her western film de olduğu gibi ful gaz.Sergio Endrigo'nın A Man Alone adı parçası kapıda bizi karşılıyor bütün film de öle gidiyor.



Junior Scott kırbaçla yaptığı gösteri de ayrı bir güzel.

Western sinemasının en uç noktalarından biri olan Tempo di Massecro kanımca Haribocu adamın en has yapıtlarından biri.



Lord magius/Haribo extreme culture aittir.

Devamını okuyun...>>

25 Temmuz 2010 Pazar

Inbreeding Sick - Sodomized and Gutted (2009)


Kolombiyadan gore işlerine sarmış, kazımacı iki kafadar bizde varız bu ortamlarda; fena dağıtırız, Kolombiyanın gore işleriyle kan bağımız var; affetmeyiz diyorlar.


Devamını okuyun...>>

23 Temmuz 2010 Cuma

Emperor - Thus Spake The Nightspirit (Emperial Live Ceremony)





Devamını okuyun...>>

Coffins - Buried Death


Kimi insanlar japonları işten eve evden işe, tekdüze bir yaşam süren tek pozisyonda ( o da misyoner tabii.. ) sevişen, donuk bakan etrafa tepkisiz, bilgisayara bağımlı bir hayatı yaşayan belli günlerde de buda heykeline secde eden bir millet olarak bilir. Bu kısmen doğru tabii ama iclerinde hakatten yoldan cıkmış leşşliğin dibine darı unu ekmiş büyük death metal düşünürü fikir, ilim / irfan ve de yaratıcılık sahibi Chris Reifert dan da fazlasıyla etkilenmişleri de var.

İşte COFFINS bu tanıma cok uyan bir grup, üstelik herifler hic cömez değil 2000 den beri bu işleri kovalayan tipler 3 albüm oldukça yüklü miktarda da split işlerine girmişler sadece biz biraz gec ayıktık işe:P

Grubun bu albümdeki kadrosu,
Uchino - Guitar,Vokal
You - Davul
Koreeda - Bass gitar

20 Buck Spin etiketli albümdeki parçalar ise,
1.Under The Stench
2.Buried Death
3.Cadaver Blood
4.Altars In Gore
5.Mortification To Ruin
6.Deadly Sinners
7.Purgatorial Madness
8.The Frozen Styx

Grubun omurilik soğanı ve de şarkıların üreticisi olan Uchino kardeşimiz her fırsatta Autopsy,Impetigo gibi köklü grupları cok iyi incelemiş alt yapısından tut şarkı iceriklerine kadar herseyi analiz edip işi fazla da sulandırmadan beste düzenleme+kayıt işlerine girmiş. Açıkcası cok özgün cok farklı bu türe yeni bir soluk getirmiş bir grup diyemem ama bunu seven insanlar bu grubu da cok sevecektir. Herseyden evvel albümde, türüne göre güzel ve temiz bir sound var adamlar da eşşeğin bi tarafına su kaçırmadan cok nizami cok klas calmış işi yoluna koymuşlar. Albümdeki parıldayan klas şarkılar, Under the Stench,Cadaver Blood ve de Deadly Sinners. Bir de kapanıştaki The Frozen Styx olayı var ki ibret i alem, adamlar içmiş sakeleri basmış geyşaya şamarı girip bu parcayı da öle amortiden kaydetmişler gibi geliyor bana nedense hem de her dinlediğimde. Grubun web sitesi,

http://www.coffins.jp/

MySpace adresi ise,


http://www.myspace.com/intothecoffin



Haribo4grind/Haribo extreme culture aittir.

Devamını okuyun...>>

Captain Cleanoff - Symphonies of Slackness


Avustralya kanımca kazımaya çok müsait bir ülke o topraklardan da çıkmış olan Captian Cleanoff'ta yaptığı işle hakkını vermiş.1997'de kurulan grup bu zamana kadar 2 split,1 ep,1 toplama albüm ile seyrederken geride bıraktığımız yıl içinde ''Symphonies of Slackness'' albümünü raflara ve arşivlere yerleştirmişler.

Temel grindcore öğelerini ve şiddeti içinde barındıran bu çocuklar güzel bir işe imza atmışlar.Bunun getirisi olaraksa 2010 Maryland Death metal festivalinde yer alıyorlar.Yakışır.


Ben Parson-vokal
Adrian Medhurst-gitar
Arnand White-bas
Murray-davul
Rohan-Gitar

Şeklinde sıralanan grupta en çok davulcu ve bascı elemanlar dikkatimi çekti.Vokal brutal okuduğu zaman gayet iyi ancak çiğ vokalde fazla çırtlak olduğu kesin ama gene de gideri var.Çift gitarda oldukça güçlü ve dolu bir sound yakaladıkları kuşkusuz.


21 parçanın yer aldığı ise sırala şu şekilde:
1.intro
2.your fate
3.gore grind thrush attack
4.stuck in a rut
5.3234
6.wipe ya fetus
7.blockhole
8.cold shower
9.mr.serious
10.hardcore fashion parade
11.baby got gunt
12.tow da line
13.wretch
14.just another breakdown
15.symphonies of slackness
16.here tis
17.frog dog
18.life me
19.toxic mind
20.wasting time and money
21.wizards sleeve

İntro ilerliyen dakikalar da bizleri az çok ne beklediğini açıkça izah ediyor.Your fate tek düze riffleri ve çırtlak vokalleri ile albümün genel yapısının izlenimi.Gore,Grind,Thrush Attack oldukça gaddar.Bombardımanla başlıyor.2.tarz vokalde eklenmesi ile daha ölümcül bir hal alıyor.Stuck in a rut şiddet dolu bir parça.3234 bu çoçukların kanında thrash'te var dedirten cinsten.Wipe ya fetus sanki Napalm Deathın ilk zamanlarındanmış gibi.Kısa seri ve öldürücü.Black hole,albümdeki favori parçam kuşkusuz başındaki bass girişi kendimi imha etmeme neden olmasada.Zevkten 5 köşe etti.Parçanın sonlarına doğru seyreden çift kroslarda cabası.Cold shower ısınma turlarının bittiğin göstergesi.Bundan sonra ki parçalarda durdurak yok devam ediyorlar.Mr.Serious ve hardcore birbirinin devamı gibi.Yalnız konserde kopartır.Wretch,hardcore/punk köklü bir parça.En gazlardan biri de kuşkusuz Wizard of sleeve,kapanış parçası.Böyle bir son adamı nefesiz bırakıyor.Bayloz misali iniyor insanın beynine.

Umarım bu çocuklar böyle yürür gider.Napalm death,Nasum ve benzeri grindcore gruplarını seviyorsanız mutlaka edinmenizi tavsiye ederim.

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.

Devamını okuyun...>>

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Sodomy Torture-Exterminamorgue (2010)



Morticain Tribute albümünde Drilling For Brains parçasını hakkını vererek yorumladıklarında Sodomy Torture adını kenara not etmiştik.2008 yılında yayımladıkları demo nun ardından ilk albümleri olan Exterminamorgue'u geçtiğimiz günlerde piyasaya sürdüler.

Herşeyi ile Mortician worship olan Sodomy Torture,pek yaratıcı olmasalar da Fransa ortamları için gayet başarılı.Kanımca rakiplerinin az oluşu onlar için bir nebze avantaj olmuş.

SNAKEBITE Productions etiketi ile yayımladıkları albümde 15 parça ve 1 de cover ile 16 şarkı yer almakta.


33 dakika süren albümün parça sıralaması ise;

Exterminamorgue
Slashed By Zombie Trucks
Rotten corpse fucking
Eat Up The Brain
Ancestral Beheading
Execution In Abu-Ghraib
Necronomicon Demoniacal
Fog Of Terror
Virgin Murder Maniac Dismemberment
Morbid Necrophile
Organism Debitation
Night Of The Abattoir
Bitch decapitation
Eventration
Ecartelage
Pungent Stench (Pungent Stench Cover)

Evil Dead,The Texas Chain Saw Massacre,The Piecies,House By Cemetery ve Halloween gibi filmlerden introlar ile karşılıyor parçalar bizi.Bunun dışında ıraktaki ölüm kampı olan Abu Ghraib hakkında da bir parça yapmışlar.

Bu işlere imza atan kadronun görev dağılımına göre sıralaması ise;

Anaconda-Bas
Eventrator-Gitar,davul
Glenn Torture-Vokal


Virgin Murder Maniac Dismemberment,Bitch Decapitation,Ecartelage ve Execution In Abu-Ghraib en dikkat çekici parçalar onun dışında bir birini takip eden parçalar.Bol drum machine'lı ve testere gitarlar eşliğindeki hunhar baslar ile birleşen uğultulu vokaller ile Death/Goregrind adına Mortician yolunda güzel bir çalışma.Bu çoçuklar bu işten vazgeçmeyip devam ederlerse Fransanın Mortician'ı olabilirler.

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.




Devamını okuyun...>>

18 Temmuz 2010 Pazar

16 Temmuz 2010 Cuma

15 Temmuz 2010 Perşembe

Logan's Run (1976)



70 ortalarında tv dünyasının en sarsıcı işlerinden birisi de yurdumuzda tek kanal tek tabanca dönemlerinde Trt de de yayınlanmış Logan ın Kaçışı dır hiç kuşkusuz.

1976 da, sinema filmi formatında gösterime giren 1 sene sonra 14 bölümlük dizi olarak yayınlanan bu yapıtta, 23. yy daki olası bir yaşam sisteminden bahsederek fantastik bir dünyayı evlere getirdi bu filmin ekibi.
30 yaşında taş gibi olsanız bile değişik veya egzantrik bir ayinle öleceğiniz bir yaşamı anlatmak her yiğidin harcı değil elbette.



Dizi de ekip :

Gregory Harrison ... Logan
Heather Menzies ... Jessica
Donald Moffat ... Rem
Randy Powell ... Francis



1976 da gösterime girmiş sinema formatındaki kadro ise:

Michael York ... Logan
Richard Jordan ... Francis
Jenny Agutter ... Jessica
Roscoe Lee Browne ... Box
Farrah Fawcett ... Holly (as Farrah Fawcett-Majors)
Michael Anderson Jr. ... Doc
Peter Ustinov ... Old Man
Randolph Roberts ... 2nd Sanctuary Man
Lara Lindsay ... The Woman Runner
Gary Morgan ... Billy


Bunun haricinde her 2 çalışmada da göze batan ayrıntılar var.
Herşeyden evvel Logan herifinin güneş enerjisi ile çalışan geceleri de dımzdızlak yolun ortasında kalan otomobili.
Tuhaf kasası, parlak boyası, arka kısımdaki bagaj üstü kanatlar vs klas ve o senelere göre güzel bir dizayndı açıkçası. Veya tüm silah gövdesinin tam da ortasına gelen kabzası ile tuhaf tabancası, tuluma benzer tek tip kıyafetler vs vs herşey o dönem insanlarını şaşırtmaya biraz da gözünü boyamaya yönelik. Emme bilim kurgunun karakteristiği de biraz da budur ..


Genel konusuna gelince,

23. yy içinde yani 2200 lü yıllarda geçiyor tüm hadiseler.
Logan ise bu tuhaf kuralları olan buna rağmen 30 a kadar insanlara cennetvari bir yaşam sunan organizma içinde görevli bir elemandır, yani Sandman dir.
Yegane görevi ise 30 a gelmiş ancak ölüme hazır olmayan hele de bu rituel eşliğinde acısız gerçekleşecek olaydan kaçanları enselemektir.
Çalışmak veya herhangi bir emek sarfetmeden yaşam süren insanlar elbette ceyrek asırlık yaşamla yetinmek istememektedirler türlü işler cevirmektedirler sırf bu yüzden hemde :p

Yanındaki partneri olcak yavruyla bu işlere dalmış giderken lavuk bir gün
kendinin de 30 a merdiven dayadığını çakozlar ve kaçmaya başlar..
Sistemi ve kendisini enselemeye geleceklerin şekil şemallerini ve de taktiklerini bildiği için Logan kaçaar, ekipler kovalar, bu sürer gider.

Sistemin tepesindekiler bu işi önce gizli bitirmeye kalksalar da uzun yaşam için her kurnazlığı yapan Logan herifinin namı da yürür o alemlerde velhasılı fantastik kuntastik bir dizi izlemiş olursunuz.

Son dönemde bir amerikan kanalı bunu yeniden çekti diye duydum ama öyle korkunç kritikler okudum ki seyretmeye cesaret edemedim ama oldschool dizi veya filmi bulursanız ve de bilim kurgu türünün köklerine göz atmak isterseniz o fırsatı direk değerlendirin.









Devamını okuyun...>>

12 Temmuz 2010 Pazartesi

27 Haziran 2010 - Sonisphere





Bazı maddi tersliklerden kelli sadece 3. güne hatta sırf SLAYER için bilet alabildik öğle belli bir saatte stad kenarındaki kuyrukta haşlandık ve içeri girdik.
Oldukça azgın ve de enerjik bir ortam olduğu kuşkusuz.
Memleketin çeşitli yerlerinden gelmiş çok açık ara yaş farkıyla insanlar çıkan gruplar için hazır ve de nazırdı

* Anthrax:
Biz henüz Anthrax sahneye çıkmak üzereyken içeri girdik..

Joey Belladonna solistliğindeki kadro ile pek de hesapta olmayan Anthrax ı görmek büyük bir zevkti.
Scott dayıyı gayet formunda gördüm oldukça geniş ve büyük sahnede adım atmadık yer bırakmadı, hala skor adamıyım diyor adeta.
Frank Bello için ne desek az iyi ama hiç kadri kıymeti bilinmemiş pek de akıllıca oynamamış bir amerikan thrash emekçisi olarak saygılarımızı sunduk kendisine.

Grup orta karar bir ses düzeni ile hiç şüphesiz oldukça neşeli ve de enerjik bir performans ortaya koyan gruba seyirci katılımı oldukça başarılıydı.
Öyle şarkılara eşlik etmeler nakaratları peşpeşe tezahurat gibi söylemeler vb atraksiyonlar şık oldu.

Akılda kalan konser parçaları ise:

* Madhouse
* I Am The Law
* Got the Time
* Antisocial
* Metal Thrashing Mad
* Be All, End All

gibi özellikle grubun takipçilerini pek memnun edecek bir listeden ibaretti.






* Slayer:

Şüphesiz günün anlam ve önemi Dave Lombardo nun baget salladığı kadrosu ile SLAYER idi.
İlk 5 albümü birbirinden çok da ayırmaksızın hala dinleyen ben için klas bir performanstı herşeyden evvel o gün çıkan gruplar arasında en fevri en temiz ve de başarılı genel sound gene SLAYER sayesinde ortama yayıldı.
Hızar gibi gitarlar, orta karar bir bass ve de vokal üstüne eşsiz benzersiz Lombardo işin içine girince ortaya güzel bir amerikan thrash metal performansı çıktı.
Şarkıları çoğu kere ezbere bile bilen kişiye, heriflerin neredeyse kusursuza yakın performansları alenen dudak ısırttı. Seneler geçse de Slayer ve Lombardo hakatten şu alemlere iz bırakmış tipler.

Slayer in birbirinden klas setlisti:

1.World Painted Blood
2.Jihad
3.War Ensemble
4.Hate Worldwide
5.Angel of Death
6.Seasons in the Abyss
7.Beauty Through Order
8.Disciple
9.Chemical Warfare
10.Mandatory Suicide
11.South of Heaven
12.Raining Blood





* Metallica

Ülkemizde 4. kere arzı endam eyleyen sahnelerin show N.W.O.B.H.M. grubu gene kocaman dev ekranları güze ve yüksek volümlü ses düzeni envayi çeşit havai fişekli alevli yanar dönerli ekipmanları ile göz doldurdu
Adamlar mealen " show business " işini iyi biliyor senede 300 küsür gece dünyanın envayi çeşit yerinde bu işi yapmak hiç kolay değil hatta pek sık rastlanır da değil.
Henüz bir evvelki konserin üstünden 2 sene geçtiği için ısınma faslı haddinden hızlı oldu millet fena halde şarkılara hep bir ağızdan eşlik filan etti velhasılı bilindik Yerli malı metalci ortamıydı. Eğlenceli olduğu hiç şüphesiz.

Setlist ise mealen:

1. Creeping Death
2. For Whom The Bell Tolls
3. Fuel
4. The Four Horsemen
5. Fade To Black Play
6. That Was Just Your Life
7. The End Of The Line
8. Sad But True
9. Welcome Home
10. All Nightmare Long
11. One
12. Master Of Puppets
13. Blackened
14. Nothing Else Matters
15. Enter Sandman
16. Breadfan
17. Trapped Under Ice
18. Seek & Destroy











Devamını okuyun...>>

10 Temmuz 2010 Cumartesi

2-3-4 Temmuz 2010 Unirock İstanbul Fest




İstanbul özellikle bu yaz canlı performans yatağı haline gelmiştir pek çok sene boyunca görmeyi hayal bile edemediğimiz grupları canlı ve kanlı izleme olanağımız oldu.
Unirock 2010 özelindeki bu yazı şahsi ilgilendiğim gruplar üzerine kurgulanmıştır.

Aynı zamanda Unirock 2010 fetiş bayan popülasyonundaki artışı da işaret etti bizlere.
Bu işlerin bir çözümü olmalı, aynen o Recep İvedik III de olduğu gibi ortalık naylon(fileli) çorap yanığı kokmuşsa o temmuz sıcağında yakıcı güneşin altında kapkara latexler kocaman / artık resmen diz kapağını da geçmiş../ postallar ve kalın tabanlarından çıkan gacırtılar manasız aksesuarlara kadar işlerin seviyesi düşmüşse vay Türk cocuğunun haline ..

Cannibal Corpse:

Kelimenin tam anlamıyla konser ortamlarındaki bikac yegane death metal kazıma makinesiymiş bizzat canlı izleyerek şahit oldum, bir nevi umreye gittim geldim sıcaktan bayıldım Paul dayı kazımaları rüzgarıyla serinledim.
Corpsegrinder bundan böyle nazarımda "Boyun Adam" olarak anımsanacak. Kafa direk gövdeye monte edilmiş bir canavar izledik konser boyunca apaçi helikopteri pervanesine kafa tutan tormentor hareketini heç eksik etmedi.

Make Them Suffer
Gutted
Sentenced to BurN
Hammer Smashed ..
oradaki ekserisi fetiş takılan hatunlara ithafen Priests of Sodom
Stripped Raped..
The Wretched Spawn
I Will Kill You

gibi şarkılarda gırtlağı zirve yaptı bikaç şarkıda mikrofonu gagaladıysa da ağamız paşamızdır kendisi.
Alex hacouyu benzeri video ya da dvd lere göre biraz kasılmış gördüm Pat O'Brien ise ayaklı karizmaydı. Sahneye çok yakışıyor böyle bir elemanın fanı olmak ise gurur veriyor bana.







Belphegor:

Cehennem başkonsolosları sahneye çıkış saati yüzünden kısmi bir cehennem maketi ile karşı karşıya iken bile enfes bir kazıma ziyafeti verdi bizlere.
Metal arşivinden öğrendiğimize göre ismi Martin "Marthyn" Jovanović olan davulcu ağar sikti attı ortamı herşeyden evvel.
Pek çok davul sevdalısına ayaküstü uzun ve tehditkar kazıma dersi veren elemana saygılarımızı sunmak boynumuzun borcu.
Helmut zannettiğimden çok daha şakacı ve sıcakkanlı bir eleman imiş bunu da gördük.
Sık sık futbol tezahuratına benzer işlere girdi milletin gönlüne iblis dölü bırakmasını da bildi.
Bu sayede seyirci katılımı da görülmeye değer bir şey oldu adamların performansı da cabası. Kısmette bu da varmış amk.
Setlistten akılda kalanlar,

Bleeding Salvation
Stigma Diabolicum
Soaked in Blood
Bondage Goat Zombie
Hell's Ambassador
Veneratio Diaboli - I Am Sin
Lucifer Incestus

oldu.



Entombed:

İlk 3 albümden sonra önce merak listemden çıkmış araya giren grupla hiç ilgilenmediğim senelere nispet yaparcasına adamlar enfes bir sahne koydu ortama.
Böylesi leş zor bulunur. Vokalist Adam olan insan benzeri organizma Lars tüm cinsel organlarını sergiledi kustu tükürdü sümkürdü kısaca toplum hayatında ne ayıplanırsa gerçekleştirdi. Kanımızca kafası kelimenin tam manasıyla taşak gibiydi..
Son çaldıkları efsane albüm LEFT HAND PATH ile aynı ismi taşıyan parça da festival ortamının zirve anlarından biriydi, gene sitenin üşengeç yazarlarından Mad Butcher in kan ter içindeki hali görülmeye değerdi.

Stranger Aeons
I For An Eye
When in Sodom
Damn Deal Done

gibi şarkıları da hakkıyla çaldılar. Sanırım aynı zamanda festivalin en yakışıklı sahne adamlarından birisi olan basscı da özellikle hanımlardan pek ilgi alaka gördü.



Heaven Shall Burn:

Festivalin en enerjik en şaşırtıcı süprizlerinden birisi de HSB oldu.
Vokalist Marcus un samimi sıfır göt kalkıklığı saygıda kusur etmeyen tavırları herkesin en azından sempatisini kazandırdı.
Feci moshpit denen hadiselerinden birisi gerçekleşti. İstanbul da böylesi herhalde bundan sonra da zor bulunur. İnsanlar şarkıları bilsin bilmesin enerjisine kapılıp azarken grubun sahnedeki ortaya koyduğu performans dudak ısırtacak kadardı.
Davulcu Matthias Voigt un çift kros ve zil showları ise eşsiz ne de olsa Alman grubu.
Son albüm Invictus introsu ile başlayan setlist yaklaşık 10 tane dinamit gibi şarkıdan ibaret oldu aklımda en kalanı ise Antigone dan The Weapon They Fear oldu.
Bunun yanında

Voice Of The Voiceless
The Omen
Endzeit
Awoken

gibi şarkılar grubun türü hakkında pek çok adama ibret i alemlik bir ders oldu.

Dark Funeral:

Gene birinci şarkıyı kaçırsak da 2. de girebildiğimiz bir konserdi
Daha doğrusu elemanların sahnede durgun hallerine tezat fazlasıyla bm manasında kazımalı bol satanik bir sahnesi vardı grubun en azından İstanbul da.
İmparator Magus Caligula iyice şişmiş maymunlar cehennemi gorili gibi faülleri ile iç gıcıklatıcıydı grubun beyni gitarist Lord Ahriman ise pek klas pek sakin takıldı aralarda azdıysa da gecenin tadını çıkarır gibiydi.
Cümle alem kolpanın ezbere bildiği My Funeral ı takiben klas parçalardan,

Stigmata
Attera Totus Sanctus
Atrum Regina
Goddess of Sodomy
The Birth of the Vampiir
Thus I Have Spoken
Bloodfrozen
An Apprentice of Satan

gibi şarkılar dinlenmeye değerdi.



Obituary:

Ve elbette death metal in efsane albümlerine imza atmış Obituary deki ağabeyler..
Daha soundcheck te bile davulcu Donald dayı için ne biçim bir özen göstermeleri sayesinde heyecanın zirvesini hissettik zira sahnenin uzak ara kahramanı gene kendisiydi. Soliste ezelden beri aslan yavrusu derdim yüzümü kara çıkarmadı tüm konser kükredi.
Gitarist Trevor Perez benzerine Fatih, Çarşamba semtinde rastlayabileceğimiz kocaman kaba sakalları ve yüz ekşitmeleri ile hafızalara kazındı.
Santolla için aynı hazzı alamadım emme o da klas bir abimiz, temiz temiz solosunu attı gitti o V yaka tişörtüne hasta oldum.
Bikaç ufak tefek ses sistemindeki arıza bile adamların gazını kesmedi.
Feci bir kasvet gösterdiler ağar aksak şarkılarla yaka paça yoldurttular buna rağmen bismillah girişteki:

Find the Arise
Threatening Skies
Chopped in Half / Turned Inside Out

potporisi ile azdırmayı bildiler.

Setlistten akılda kalan,

List of Dead
Blood to Give
On the Floor
Slow Death
Evil Ways
Dying
The End Complete
Slowly We Rot

adlı parçalardı.

Umarım devamı gelir, gene böyle envayi çeşit cihazla kafaları kırar parçalar bu canlı performansları bikaç kere daha izleriz.

Selametle..






Devamını okuyun...>>
Related Posts with Thumbnails