9 Temmuz 2010 Cuma

Interment (Swe) - Into the Crypts of Blasphemy (2010)



Senelerdir albüm çıkartacak diye beklenen grup sedasını geçtiğimiz seneler burunlarımızda tüten dumana geçen ay kavuşabildik.

O günden beri çıktı çıkacak günü sayarken geçtiğimiz ay elimize geçen 22 sene sonra ilk albümlerini yayınlayan İsveç maraşelleri Interment’in “Into the Crypts of Blasphemy” albümü iddialı bir geliş oldu.

Neydi bunca yıl beklenen albüm ya da daha çok merak konusu olan bunca seneye mal olan durum ne derseniz. Adamların diğer 2 aktif grubu Regurgitate, diğeri de Demonical ile geçirdikleri zamandan başka aklıma başka bir şey gelmiyor…

Grubun en köklü elebaşı istisnasız Regurgitate’den tanıdığımız Johan Jansson. Aslen Interment daha eski bir grup ve 1991’den önceki “Beyond” isimli grup Dismember ile aynı sene kuruluşlu (1988). Ve 1988’den beri koltuğundan kalkmamış Jansson.
Mevcut kadro;

Johan Jansson - Gitar/Vokal (S.G.R., Demonical, Regurgitate, Uncurbed, Centinex, Dellamorte, Moondark)
John Forsberg - Gitar
Martin Schulman - Bas (Demonical, Centinex)
Kennet Englund - Davul (Centinex, Moondark, Uncanny (Swe), Dellamorte)



Grubun 2007 senesinde Funebrarum ile split çıkardığı zamanlar demoların tersine Dismember’cılık bayağı yoğundu. Bu CD’de de oldukça hissediliyor, ama kesinlikle binlerce gibi bir başka Dismember kopyası olmamış. Albüm “Pulverised Records” etiketiyle çıkmış.

Albümde 2 eski süper parça yer alıyor; “Where Death Will Increase” & “Morbid Death”. Demo zamanlarında kayıt ettikleri bu parçaları albüm için tekrar kayıt etmişler, çok daha net biçimde olduğu için grupla yeni tanışanlar için eskilerde ne yapmış bu elemanlar diye soranlara güzel bir cevap niteliğinde olmuş. Sadece keşke dedirten olay “Where Death Will Increase” parçasının orjinalinde Hellraiser introsuyla giriliyordu parçaya ve o dehşet havası parçanın girişiyle harikulade uyum sağlamıştı. Intro kısmını maalesef kesmişler, ney düşünerek yaptılar bilemiyorum ama bizi üzdüğü kesin.

Menfur parçalara bakalım;

1.Eternal Darkness
2.Torn from the Grave
3.Dreaming in Dead
4.Stench of Flesh
5.Where Death Will Increase
6.Sacrificial Torment
7.Night of the Undead
8.Morbid Death
9.The Pestilence



Gitarlar Dismember, Nihilist, Carnage ve hatta direktman “Left Hand Path”in hızar tarzı yontmaca işlerinde gönül vermiş. Bir yandan dur durak bilmeyen genellikle spa spa kazımalarıyla bodoz davulcunun kondisyonu gerçekten iyi. Gitarlar kalın, kirli, virjin desekratör sesine sahip. Ee adamlar tecrübeli olunca her enstruman tıkırında, artistiğinde gidiyor işin.

Yeni parçalardan “Stench Of Flesh” çok gaddar güzellikte bilenmiş. “Into The Grave” albümü çıktığı vakit nasıl gaddarlığıyla kulvarındaki diğer İsveç gruplarına gaddarlık dersi verdiyse hatırlayın, bu parça da aynı o albümden fırlamış gibi, beni bu düşüncenin içine sokuyor. Riffler gerçekten çok özenilerek seçildiği ortada, 1991 yılına götürüyor sizi, bu albümü 90 başında çıktı diye gayette yutturabilirsiniz, hem de o yıllara alışık olan kişiye bile !!

Sololar kimi yerde hemen vokalden önce kimi yerden kazımaların nefes aldığı bölümlerde çok uygun yerlerde ikamet etmiş. her şeyden ötesi çoğu akılda kalıcı ve akışkan, adam gerçekten dinleyici nasıl vururumu düşünmüş dedirtiyor.
“Night Of The Undead” parçasındaki hipnotik solo adeta atmosferi damardan köklüyor. Solo kesilir kesilmez tavizsiz gaddarlıktan bir nebze olsun vazgeçmiyorlar.



Klasik İsveç death metali ama bodozlama şekliyle çok klas iş çıkmış, emekler hiçmi hiç boşa gitmemiş, her eleman enstrumanını konuşturmuş ve güçlü bir sound elde edilmiş.

Davullar crust gruplarında oldukça tavan yapan d-beat tarzından gitmiş, bolcana ! Gitarlar yavaşladığı anlar davul da ritme ayak uydurarak arada çeşitli ufak atraksiyonlardan geri kalmıyor. Genelde bodozlama gittiği için fazla bir çeşitlilik beklenemez. Senkoplar da gaz gitar girişler öncesi atmosfere tabanı iyi hazırlıyor.

Vokal klasik old skool death metal mantığında çirkefliklerden taviz vermeden albüm başından sonuna korumuş çizgisini. Öyle hamam ekosu beklemeyin, müziğin karanlık havasına çok iyi uymuş, müzikle bütünleşmiş diyebilirim.

Genel olarak gerçekten sağlam bir albüm çıkartmışlar, ben bu kadar güçlü olacağı aklımdan geçmezdi. Albüm kapağı tıpkı parçaları gibi mezar; buz gibi, ölüyü göm ölüyü diriltir, o kadara kaskatı bir iş olmuş. Kapak fena değil, mezartaşların üzerlerine koğuşlanmış kuzgunları görüyoruz, hemen mezarların üzerinde yığıntı şekilde kurukafalar kabak çekirdeği gibi biriktirilmiş, giriş kapısının üzerinde sadistik bir kurukafa heykeli yer alıyor. Din tanımamazlığın mezarları niteliğinde çiziktirilmiş. CD’nin üzerinde ise kuzgun tam figür biçiminde ele alınmış gagasına cesetlerden çıkardığı göz sallanmakta.

Tam bir kerpiç kafa metali heybetli heybetli duruyor karşınızda, başka bir şey söylememe gerek olduğunu sanmıyorum.






Related Posts with Thumbnails