White Zombie(1932)'den bu yana gelmiş geçmiş en iyi zombi filmi hangisi diye sorarsanız hiç düşünmeden söyleyeceğim tek bir film vardır.
ZOMBIE 2
Dawn of the Dead(1978) hemen ardından beyaz perdeye girip
olay yaratan ve sinema dünyasını karıştıran Zombie 2(1979) korku sinemasının en
önemli filmlerindendir.
Lucio Fulci'nin Godfather of Gore lakabını kazanmasında en
büyük etkiye sahip olan Zombie 2 aynı zamanda zombi filmlerinin geleceğini
değiştiren yapıttır. Ne kadar Dawn of the Dead günümüz zombicilik anlayışının
temeli olsa da Zombie 2'nin olaya kattığı görsellik, şiddet, istismar ve
çıplaklık öğeleri sayesinde kat edilen mesafe artmıştır. Bir zombi filmine göre
bu kadar üst düzey olmasının nedeni hiç kuşkusuz Fulci dışında yapım ekibinin
de 10 numara iş çıkarması en büyük etken. Üst Düzey işten kastım ise makyaj,
müzikler ve senaryo. Bu üç bölümde de Fulci'nin çalıştığı isimler gerçekten
sıra dışı.
Senaryosu Elisa Briganti'e ait olan filmin, makjayları
Maurizio Trani, Özel efektleri ise Gino De Rossi, Roberto Pace ve Giovanni
Corridori'e ait. Filmin Muhteşem müziklerine geldiğimiz de ise İtalyanın en
büyük bestekârlarından biri olan Fabio Fizzi imzasını taşıyan tema müziği zombi
marşı olarak adlandırılmaktadır.
Oyuncu kadrosuna baktığımız da ise sülalece oyuncu olan Tisa
Farrow yer alıyor. Güzel oyuncuya eşlik edenler ise B-movielerin bıçkın
adamlarından Ian McCulloch ve Richard Johnson. Bunun dışında Olga Karlato, Auretta
Gay ve Al Cliver gibi kadrolu b-movie oyuncuları da boy göstermekte.
Filmin senaryosu başta her ne kadar Dawn of the Dead için
yazılmış olsa da Lucio Fulci gibi bir ustanın eline düşmesi kader çarkının en
büyük çilvesi olsa gerek. Ne kadar Dawn of the dead'ın bir kopyasını çektiği
sölense de ne bir esinlenme ne de bir benzerlik söz konusudur. Korku
sinemasında zombileri arka plana atılmasına neden olan film I walked with a
zombie (1943)'ten esinlenerek yola çıkılmıştır.
Fransa’nın yetiştirdiği en önemli yönetmenlerden biri olan
Jacques Tourneur'a ait olan film Fulci’nin de röportajlarında belirtiği gibi
Zombie 2'nın ana ilham kaynağıdır.
Konusuna geldiğimizde; Karayip adaların da yer alan Matul
adında ki ada da ortaya çıkan şeytani salgın anemi ve katalepsi benzeri
özellikler göstermektedir; Ancak tüm yaşam fonksiyonları durduktan belirli bir
süre içinde ölülerin dirilmesi ve insanlara saldırması korku yaratmaktadır.
Bu soruna bir çare bulmak için araştırmalara girişen
Dr.Bowles, yakın arkadaşı olan Dr.David Menard'dan yardım ister.
Araştırmalara
birlikte devam eden ikili bir sonuca varamazlar. Dr.Bowles'ın da zombilerden
birine dönüşmeden önceki son isteği kızına konu hakkında yazdığı mektubun
iletilmesidir.
Bir yata koyulan ölü bedeni, mürettebat ile birlikte New
York yolunu tutar.
New York sularına girişte yaratığı kargaşanın ardından
mevzular başlar....
Filmin başlangıç kurgusu gayet iyi insanı havaya sokuyor.
İlk zombinin gözüktüğü sahnede ileriki dakikalarda nasıl bir
film beklediği az çok belli oluyor. Gene Hemen filmin başların da gazete
editörü olarak karşımıza çıkan Fulci'i kamera önünde görmekte güzel. Makjay ve
özel efektler gayet iyi o tarihte sinema salonunda görenlere ne oluyor
dedirtmiştir. O tarihe kadar alışıla gelmiş zombilerin hepsinden daha gaddar
bir görüntüye sahip. Bu kadar özenilerek yapılmış bir zombi neredeyse hala yok.
George Romero'nun temiz yüzlü zombilerinin yanında gerçekten mezardan çıkma bir
görüntüsü var. Gözünde yuvasındaki kurtçuklardan tutun çürümüş ciltlerine kadar
gaddar bir görüntüsü var. Dr.Menard ve güzel karısı Susan Menard arasındaki
diyaloglar ve sürtüşmeler gayet güzel betimlenmiş. Doktorun çaresizliği ve
köylülerin voodoo söylentilerine bilimsel yaklaşım ile karşı koyma çalışması ve
yaşadığı sıkıntıyı gayet iyi göz önüne serilmiş. Filmi izlerken En çok
Dr.Menard'lı sahneler keyif verici. Filmdeki ultra gore sahne ise Susan
Menard'ın ölüm sahnesi. Gelmiş geçmiş en gore sahneler arasında da yer alan
ölüm sahnesi zombilerin en acımasız infazlarından biri. Kanımca bir de buna
yakın gaddarlık bir infaz sahnesi de Day of the Dead'e yer almakta.
Filmin efsaneleşmiş bir diğer sahnesi ise köpek balığı ile
Zombinin kapışmasıdır.
Bu sahnelerin çekiminde ünlü köpek balığı eğitmeni ve aynı
zamanda ölüm dalışları ile nam salmış olan Ramon Bravo yer alıyor. Zombie rolünde
kaplan köpek balığı ile inanılmaz bir gösteri gerçekleştiriyor. Bu sahnede 2
adet köpek balığı kullanılmış biri gerçek biri de sahte olan ikisini
birbirinden ayırt etmek zor. Her Fulci filminde olduğu gibi bu filminde final
sahnesi muhteşem. Ada'dan kurtulan Anna ve Peter West New York'a doğru yol
almaya başlasalar da radyodan yapılan acil durum yayını ile şok olurlar. Filmin
son sahnesi ise meşhur Bruklin köprüsünde ilerleyen zombiler ve kaos. Kesinlikle
bir gün televizyonu açtığımda görmek istediğim sahnedir.
Son olarak zombi filmlerinin şahı olan Zombie 2 devamı
niteliğini taşıyan Zombie Flesh Eater 2 aka Zombie 3 ve bir diğer fulci, zombisi
olan Beyond ile birlikte kesinlikle Death metalci adamın gerçek zombi filmleridir.
Haribo Puanı:The Boat can leave now.Tell the Crew.
Lord magius/Haribo extreme culture aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder