29 Ekim 2011 Cumartesi

The Active Set - Famous For Dying


Steve Barnes adlı extremeharibo okurunun bizler ile paylaştığı video.



Bu tarz müziğe tam olarak ne deniyor bilmiyorum ancak klip gayet güzel olmuş.

grubun diğer parçalarını merak edenler için myspace adresi:LINK

Steve Barnes tarafından yollanmıştır.

Devamını okuyun...>>

21 Ekim 2011 Cuma

Lolita vib-zeme aka Lolita Vibrator Torture (1987)



Japonların pembe filmlerinde bir çok sıra dışı tecavüz sahnesinin acımasızca gerçekleştiğine defalarca şahit olduk.Roman Porno tarzında olan pembe filmlerin örnekleri artıkça şiddet ve sadistlik seviyesi de aynı seviyede artış gösterdi.

1987 yapımı Lolita vib-zeme aka Lolita Vibrator Torture Japonların pembe filmlerinin ilk gortesk örneklerinden.Filmlerinde cinsel şiddete fazlasıyla yer veren Hisayasu Sato,S'n'M ilişkileri ön plan da tutarak,İşkence eylemini çift taraflı ele almaktadır.

Yönetiği filmler de bakirelik tabusundan yola çıkarak kadının mazoşistliği ve erkeğin sadistliğini Sadizm çerçevesinde duygusuzca yorumlayan senaryoların ardında ise bir çok Roman Porno senaryosuna imza atmış olan Shirô Yumeno yer alıyor.

Filmin baş rollerinde ise Pink Grand Prix (Pembe film ödülleri) de ilk en iyi erkek oyuncu ödülünü alan Toshiya Ueno ve gene aynı yıl ilk en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Kiyomi Itō yer almakta.



Takeshi Itō bu ödülü Keep on Masturbating: Non-Stop Pleasure (1994) ile alırken,Kiyomi Ito'da Dirty Wife Getting Wet (1994) adlı yapımda ki oyunculuğu ile ödülünü kucaklamıştır.

Bir dönem başarılı bir dedektif olan Takeshi Itō,zamanla yaşadıkları karşısında problemli bir kişilik halini alarak sadist bir katile dönüşmüş.Dedektiflik görevine devam ederken okullu kızları kaçırarak vibratör ile çeşitli işkenceler yaptıktan sonra ölüm anlarını sanatsal bir çalışmaya çevirerek fotoğraflar.Bu Fotoğrafları ise cinayetleri işlediği kesimhanesinin duvarlarını süslemektedir.




Kan ve cinselliği,ölümle siyah-beyazın en siyahında yaşamaktadır.

The Teksas Chainsaw Massacre tarzında çekimleriyle de öne çıkan film,Tabuları ele alış ve sosyal kadın-erkek ilişkilerini en gaddar haliyle ele almaktadır.

Haribo Puanı:-Onlarca zor görevin üstesinden geldim.Bir çok başarıyı tattım ancak kadınlarla hep para karşılığı birlikte oldum.Şimdi ise bunun intikamını alıyorum.''Mr.Detective''

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.


Devamını okuyun...>>

19 Ekim 2011 Çarşamba

Cementerio del Terror aka Cemetery of Terror (1985)




Cadılar bayramına günler kalmışken bu konuyu işleyen filmleri es geçmek olmaz.Alışıla gelmiş Carpenter'ın Halloween serisi dışında neyi ele alabilirim diye karalar bağlarken Cementerio del Terror (1985) ariba ariba sesleriyle imdadıma yetişti.

Ülke sinemalarının balyoz,sansür ve maddi olanaksızlar yüzünden yıllar önce cenaze törenleri düzenlenmiş olsa bile coğrafi atlas üzerinden dağ,bayır araştırıyormuş gibi didik didik film sektörlerini incelemek büyük bir zevk.

Cementerio del Terror'de Meksika yapımı 80'lerin göz alıcı Teenage-Slasher furyasına zombi ve gore sosuyla katılmış bir yapım.

İstediği parlamayı bir türlü yapamadan sönen Meksika sineması buna rağmen yüzlerce kült yapımı içinde barındırmaktadır.Korku sinemasında ise gotik türde yer alan bir çok korku filmini içinde barındırır.Cementerio del Terror ise Meksika sinemasının ''iyi'' yapıtlarından biri değil.


Yönetmenliğe aynı yılda iki filme imza atarak başlayan Ruben Galindo Jr.'ın ikinci yönettiği film olan Cementerio del Terror,dönemine damgasını vurmuş Evil Dead (1981),Helloween (1978) ve Children Shouldn’t Play With Dead Things (1973) filmlerinin birbirine eklenmiş halleri gibi.

Bu akıl almaz filmin senaryosunu da tabi ki Ruben Galindo Jr.'a ait.

Filmde yer alan tek kayda değer oyuncu ise Hugo Stiglitz.


Cadılar bayramı zamanı bir grup genç geceyi daha eğlenceli bir hale getirebilmek için mezarlığın içinde bulunan terk edilmiş evde parti düzenlerler.Bir gece önce ise seri cinayetler işleyen Devlon adında ki garip şahıs polis tarafından etkisiz hale getirilir.Olaydan haberdar olan ve Delvon'nun kara büyü ile uğraştığını bilen Doktor Cardan ortalığı ayağa kaldırır ve komiser arkadaşı Ancira'ı zorla ikna ederek morgun yolunu tutarlar.

Filmin başlangıcı Hugo Stiglitz'in de rol aldığı Nightmare City (1980) fazlasıyla andırmakta.

Parti düzenleyecekleri evde garip bir kitap bulan gençler olayı daha eğlenceli hale getirebilmek için morgundan ceset çalmaya karar verirler ve onca ceset arasından şeytani Delvon'nun cesedini kaçırırlar.Tekrar mezarlığın yoluna koyulan çılgın gençler başlarına geleceklerden habersizdir.


Bu esna da ise Komiser Ancira'nın da çocuğunun aralarında bulunduğu bir grup maceraperest ufaklık Cadılar bayramına yakışır bir şekilde ellerinde kabaklardan oyulmuş fenerler ile mezarlığı bir ucundan öteki ucuna geçmeyi planlarken hayatlarında unutamayacakları bir olaya tanık olurlar.

Devlon tekrar canlanıp gençleri katlettikten sonra Zombilerinde mevzuya dahil olması filmi daha da zevkli bir hale sokuyor.


İyi adam rollerinde bir elin parmak sayısı kadar rol almış lan Hugo Stiglitz ise filmin sonunda özüne güzel bir dönüş yapıyor.

Eğlencesi 999 in 1 ateri kasetlerinde ki tadı veren Cementerio del Terror aka Cemetery of Terror (1985) Cadılar bayramına güzel bir ısınma turu olacağından eminim.

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.




Devamını okuyun...>>

13 Ekim 2011 Perşembe

Steven Gilberts 2004-2006 Çalışmaları









Devamını okuyun...>>

Broken Gravestones-Let Sleeping Corpses Lie (2011) Ep




Death Metal elçisi olan Kam Lee'ı çeşitli ülkelerin gruplarıyla dinlemeye alıştık.2008'de kurulan Broken Gravestones adlı grup ile bu kez İspanyadan korku ve vahşet salıyor.


2008'de bir araya gelen grup 2009 da grubun adını taşıyan Broken Gravestones adlı demonun ardından karşımıza Let Sleeping Corpses Lie Ep'si ile geldiler.Bende cadılar bayramına günler kala bu kayıtı sizlere tanıtmayı uygun gördüm.

Old skoll Death Metali beklenen gibi tüm karanlığıyla icra eden grup Sevared Records etiketiyle altında Ep'lerini yayımlamışlar bonus olarak da demo'u altına eklemeyi ihmal etmemişler.

Intro: Sounds from the Manchester Morgue
Let Sleeping Corpses Lie
The Rising Dead
Zombies Don't Run






Kam Lee'nın önderliğinde ki grup da tanıdık isimler yer almakta.Gruesome Stuff Relish elemanları olan Santiago Argento ve Noel Kemper yer almaktalar bunun dışında David Arias adlı davulcunun ilk grup çalışması.


David Arias-Davul
Santiago Argento-Gitar
Noel Kemper-Gitar/Bas
Kam Lee-Vokal


Ep ismini unutulmaz zombi filmerinden Breakfast at Mancester morgue aka Let's sleeping corpse lie'dan almış.Kapakta bir o kadar korku çizgi romanlarından fırlama.Durum böyle olunca müzikte de o küf ve çürümüşlük hissediliyor.David Arias'ı ilk defa dinliyor olmama rağmen davul başında çıkardığı işleri beğendim.Özellikle The Rising Dead parçasında çok güzel bir giriş yapmış.

Ep'nin atmosferi Celtic Frost-Morbid Tales'ı andırıyor.Tabi ki daha tempolu ve tok bir kayıt.Kam Lee underground tavrını her zaman ki gibi burada da sürdürmüş.Bu Ep'den anlaşılan yakın zamanda bizleri bir Broken Gravestones albümünün beklediği.

Son olarak kesinlikle Old Skoll Death Metal dinleyicisine hitap eden bu kayıt,kesinlikle uzun süre sıkmadan dinlenebilecek bir iş.

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.



Devamını okuyun...>>

12 Ekim 2011 Çarşamba

Último deseo aka The People Living own Dark (1976)



Post-Nükleer ve apokaliptik tarzda ki korku filmlerinin temelini işin gerçekliğine borçlu olsak da kurgu yönünü kesinlikle Richard Matheson'a borçluyuz.I am Legend adlı kitabından onlarca uyarlaması ve türevi film yapımcılarına ilham vermiş ve izleyenleri olabilirliği yüksek bir gelecekle yüz yüze bırakmıştır.

Arjantin asıllı yönetmen Leon Klimovsky'nin imzası olan bir çok kurt adam ve vampir filmine nazaran Ultimo deseo hem kendinin hem de İspanyol sinemasının unutulmuş korku filmlerinden biri.Senaryosunu Gabriel Moreno Burgos üstlendiği filmin yapımcılığı ise José Luis Renedo Tamayo ait.

Filmde Paul Naschy dışında Avrupa sinemasın da yüzlerine görmeye alışkın olduğumuz bir çok isim yer almakta.Alberto de Mendoza,Julia Saly,Maria Perschy dikkat çeken isimler.Bunlar dışında Soft-Core yapımlar da rol almış Nadiuska ve Daina Polakov boy göstermekte.

Bir çok film eleştirisinde The night of living dead Rip-off olarak ele alınmış olsa da daha çok Omega Man,The Last man on the earth,The Craizes (1973) tarzında bir yapım.

Zengin kadın Lily hafta sonu şatosunda bir davet verir.Bu davete zengin iş adamları,Doktor, psikolog ve askeriye için araştırmalar yapan bir bilim adamı dahi davetliler arasındadır.Saygın davetlilere eşlik edecek kadınlarda Lily tarafından ayarlanmıştır.Burada asıl toplanma amaçları tabi ki laflamak değildir.Özel seks ayinlerini gerçekleştirmek için bir araya gelmişlerdir.



Ayinde erkekler donatılmış bir masada ucube maskeleriyle oturmaktadır.Lily masa da liderlik yaparken diğer kadınlar ise erotik kostümler ile dans etmektedir.Beklenmedik bir anda bir patlama ve sarsıntı olur.Bir hışımla şatonun mahzeninden kendini dışarı atan grup evin üst katında ki hizmetçilerin halini görünce şaşkına dönerler.Hizmetçilerin ikisi de kör olmuştur.
Gözleri tamamen bembeyaz olan hizmetçi kız,Lucio Fulci'nin The Beyond filminde ki beyaz gözlüleri anımsatmaktadır.Bunun bir diğer benzeri ise Horror Express adlı yapımda yer almaktadır.



Durum karşında bir anlık paniğe kapılsalar da teşhisi hemen koyarlar,nükleer savaş.Bu durum karşısında hiç oralı olmayan Naschy'nin tavırları dikkat çekicidir.Rahatlıkla purosunu yakıp viskisinden yudumlamaktadır.

Derhal bir plan kuran grup dışarı çıkıp bir süreliğine yetecek kadar erzak edinmek için yola koyulurlar ancak görecekleri karşısında ne yapacaklarını bilemezler.


İzlerken keşke bitecek olmasa dedirten bir yapım.Final Sahnesinde fonda çalan Beethoven-Ode to Joy ile de yeni dünyaya cesurca bir selam yollamayı da ihmal etmemiş.Ode to Joy'un ardından gelen Sovyetler birliği ulusal marşı ise şok etkisi yaratmakta.

Amerikan post-nükleer filmlerine karşın daha bilimsel terimlerden uzak ve heyecan dozu yüksek olan Ultimo deseo aka The People Living own Dark (1976) kesinlikle Euro-Trasho izleyenlerin es geçmemesi gereken bir yapım.


Lord magius/Haribo extreme culture aittir.


Devamını okuyun...>>

11 Ekim 2011 Salı

Reipu 25-ji: Bôkan aka Rape!13th Hour (1977)


1960'lar da sıkışan Japon sineması Samuray filmlerini bir kenara bırakıp bambaşka bir konuya tecavüz filmlerine yönelmiştir.Pinku eiga(Pembe Filmler) olarak adlandırılan bu yapımlar düşük bütçeli B-Filmler olmasına rağmen Batı ve Yeni kıta da ki benzerlerinden daha çok ilgi toplamışlardır.

Kariyerinde Pembe Filmlerin önemi tartışılmaz olan Yasuharu Hasebe imzalı film,Nikkatsu film şirketi'nin roman porno yapımlarından biri.Assault! Jack the Ripper ve Okasu!aka Rape! adlı yapımların ardından Hasebe,Reipu 25-ji: Bôkan aka Rape!13th Hour (1977) ile sıra dışı bir iş çıkarmış.

Baş rollerinde ise yönetmenin çektiği diğer roman porno yapımlarında da yer alan Yuri Yamashina yer alıyor.Senaryo ise tabi ki diğer iki filminde senaryosunda imzası olan Chiho Katsu yer alıyor.




Yönetmenin en başarılı filmi olarak ele alınan Assualt! Jack the Ripper (1976) bir yana Reipu 25-ji: Bôkan çok daha merak uyandırıcı ve şaşırtıcı bir sonla biten bir film.

Filmlerinde kan akıtmaktan çekinmeyen Yasuharu Hasebe bu konuda uyarı alsa da şiddetin dozajına göre kanı eksik etmemiş.

Filmin konusuna gelince,

Eş cinsel bir mafyanın peşinde olduğu seri tecavüzcünün yardımına koşan benzin istasyonu çalışanın hikayesi.Bastırılmış duyguları olan benzin istasyonu çalışanı genç adamın tecavüzcü ile olan arkadaşlığı sonucu hayatında radikal değişimler başlar.İlk karşılaştıkları gece evine girdikleri balerine ikisi de aşık olmuştur.Bu olayın ardından bir süre ortadan kaybolan tecavüzcü peşinde ki eş cinsel mafya üçlüsünden köşe bucak saklanmaktadır.Benzin istasyonun da çalışan genç adam bu yaşadıklarından oldukça sarsılmış ve bastırılmış vahşiliği ortaya çıkmıştır.İzin gününde çiftlerin sevişme alanına dönen bir korulukta pusuya yatan genç adam ilk avını burada avladıktan sonra kendi daha güçlü hisseder.Buna karşın kırmızı montlu adam olarak adlandıra bileceğimiz tecavüzcünün yanında çaylak kalmaktadır.Kendilerine bir kaç kurban daha seçtikten sonra mafyayla burun buruna gelen kırmızı montlu olayı çözmek için onlarla gitse de sonucu pek istediği gibi olmaz.

Kırmızı ceketli ve benzin istasyonunda çalışan çocuğun arasında ki dostluk oldukça nihilist olarak ele alınmış.Hatta kimi sahnelerde ki çocuğun gözünden olan yaklaşımlar da olmak istediği adam gibi gösterilmekte.Bunun dışında kapanış sahnesinde ki tecavüz sahnesi görülmeye değer.Eden ve edilenin bakış açısından da göstererek durumu ele alışı ise filmi farklı yapan en başlıca etken.

İstismar filmlerine meraklı olanların kesinlikle izlemesini tavsiye ettiğim Reipu 25-ji: Bôkan aka Rape!13th Hour (1977) özetle bir erkeğin bir kadına nasıl sahip olabileceğini farklı bir dile izleyenlere anlatmakta.

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.


Devamını okuyun...>>

10 Ekim 2011 Pazartesi

King's Evil-Sacrosanct (2011)


Japon Thrash metalinin düzgün isimlerinden King's Evil ikinci stüdyo albümü olan Sacrosanct'ı geri de bıraktığımız yaz ayında yayımladı.

Deletion of Humanoise albümünden 10 sene gibi uzun bir süre sonra ikinci albümlerini yayımlasalar da isimleri unutmadılar.1989'da kurulan grup'un uzun aralıklarla kayıt yapması da işin daha ilginç yanı.

Alman Thrash'nın hakim olduğu bir yapı da icra ettikleri müziklerini nizami bir şekilde sergilemekteler.İlk kurulduğu günden beri aynı kadro ile ilerleyen King's Evil,kadro ve görev dağlımı şu şekilde:



Takachika Nakajima-Bas/Vokal
Yuichi Ishiguro-Davul
Masamichi Yamada-Gitar



Tam bir Kreator worship olan King's Evil herşeyi ile Petroz'a ve arkadaşlarının etkisinde kalmışlar.Yeni dönemden ise Deathstrom adlı Avusturyalı grup ile oldukça benzerlik göstermekteler.

Worldchaos Production'dan piyasaya sürülen albüm 35 dakika süre gelmekte.

Trace of Insanity
Stab in the Back
Bind Torture Kill
Retaliation for the Wretch
Gaze into the Brain
Infected with the Blood
Leviathan
Impudence of Brutality

Baştan sona bir bütün içinde ilerleyen albüm farklı davul atraksyonları ve sololar ile süslenmiş.Stab in the Back ve Infected with Blood çok sağlam parçalar.Açıkça söylemem gerekirse King's Evil yaptığı işi kılıfına uygun sürdüren ve düzgünce icra eden bir grup.Uzun süreli aralarla da olsa bizlere kayıt sunsalar da tek kullanımlık işlerle dinleyicilerinin karşısına çıkmıyorlar.Kanımca bir diğer albümleri de bir 10 sene sonra bizlerle buluşur.





Lord magius/Haribo extreme culture aittir.


Devamını okuyun...>>
Related Posts with Thumbnails