17 Mart 2011 Perşembe

Sherlock Holmes (2009) üzerinden Bilimsel Yöntem ve Bilim Felsefesi

Sherlock Holmes aslında bir roman serisi. Romandaki bir hikayeden filme uyarlandı. Gel gelelim basit bir Roman karakteri değil. Sherlock Holmes Bilimsel yöntem ve Bilim Felsefesini kavramanız için çok önemli bir yapıt diyebilirim.



Filmi çok derinlemesine anlatmaya gerek duymuyorum. Tüm heycanını kaçırır.

Sherlock Holmes bir polis dedektifidir. En karışık davaları bile çözebilmesiyle ünlüdür. Sıradan dedektiflerin yaptıklarını gereksiz bulur. Sosyal yaşamı pek yoktur. Oldukçada pragmatik bir adamdır. İşine yaramıyacak hiç bir şeyi öğrenmek istemez. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar inceler. Kılı kırk yarmanın ötesinde bir bakış açısı vardır. Herkes görüneni incelerken, Sherlock Holmes görünendeki en ufak ayrıntıları inceler. Bu ufak tefek ayrıntılardan bir bütün oluşturur. Sonrada oluşturduğu bütünü yine ufak ayrıntılara ulaşırken kullanır. En sonunda en büyük bütünü oluşturarak olayı çözer. Beraber çalıştığı bir doktor vardır. Sosyal yaşamıda sadece bu doktorla beraber geçiyor denebilir. Sherlock Holmes karakter olarak aşağı yukarı böyle denilebilir.

Filmin konusu ise özetle şu şekilde; Lord Blackwood ayinler vs yaparak kara büyü yaptığına inanılan bir adamdır. Halk Blackwood'tan korkmaktadır. Çünkü kara büyü yaptığına inanmaktadır. Sherlock Holmes Blackwood'u yakalar. İdam edilir. Fakat ölmemiştir. Türlü hilelerle kurtulmuştur. Blackwood herkesi kara büyü yaptığına inandırarak kullanmaktadır. Sherlock Holmes ise kara büyü olamayacağını hepsinin bir açıklamasının olduğunu bilmektedir. Her olayı incelemeye ve çözmeye başlar. Sonunda çözer. Fakat eksik kalan parçalar vardır. Hikaye hala devam edecektir.

Film özetle Sherlock Holmes'un Blackwood'un kara büyü gibi görünen eylemlerinin sırrını çözerek, yaptığı katillikleri engellemeye çalışması ve Blackwood'u yakalamaya çalışmasını anlatmaktadır.

İşin film kısmı özetle bu şekilde. Gel gelelim bilimsel yöntem ve bilim felsefesini kavramanız için çok önemli noktalar vardır. Sherlock Holmes filmde hep teoriler kurarken görülür. Bir adamla para kazanmak için dövüşür. Dövüş müsabakasına katılmıştır. Adamı hastanelik etmeden önce tüm hareketleri planlar. Teorik olarak neredeyse mükemmeldir. Teoriyi kurduktan sonra bunu eyleme döker ve teorisini kurduğu şeylere benzer şeyler olur. Adamı döver ve yere serer. 6 ay iyileşemeyecektir. Gel gelelim bazende bu Teoriler tutmaz. Çünkü beklenmedik şeyler olur. Watson'un kız arkadaşı ben nasıl biriyim diye sorduğunda üzerindeki çeşitli çok çok ufak detaylardan kadının nasıl biri olduğunu tanımlar. Gel gelelim en sonunda kadın suratına şarap dökmüştür. Hiç beklemediği içinde tüm suratı şarapla yıkanmıştır.

Sherlock Holmes'u her zaman teori kurarken görüyor olmanıza rağmen Sherlock Holmes saf teorisyen değildir. Kurduğu her teori bir pratiğe dayanır. Adamı döverken adamı çok iyi gözlemler. O kadar ince gözlemler ki pratikte gördüğü şeyleri kullanarak teoriyi oluşturur. Yani Sherlock Holmes bir ütopyacı değildir. Pratik alanda bir malzemesi olmadan teori kurmaz. Bilimsel yöntemi çok iyi anlamanızı sağlamasıda birazda bu yüzdendir. Bilimsel bir bakış ile Ütopya arasındaki ince çizgiyi çok net ortaya koyar. Sherlock Holmes her teori kurduğunda bir ütopya gibi görünür. Çünkü teorisinin temelleri ilk görünüşte çok alakasız şeylerdir. Teorisini kurduktan sonra açıklama kısmında o en küçük ince ayrıntıları öyle bir birleştirir ki o zaman bu teorinin nasıl oluştuğunu anlarsınız. Teori ile Ütopya'nında farkı işte burda açığa çıkar. Sherlock Holmes Pratik denilen alanda yani gerçeklik dediğimiz dış dünyamızda öyle gözlemler yapar ki en detaylı ve ince ayrıntıları yakalar. Pratik/gerçeklik alanından verileri toplamadan Teori üretmez. Filmde Teori ile Ütopya arasındaki farkı Sherlock Holmes ve Watson arasındaki diyalog sanırım en güzel şekilde açıklıyor.

Watson: "Kabul etmelisin Holmes, bu dava için doğaüstü bir açıklama
teoride mümkün."
Holmes: "Kabul ediyorum ama veri elde etmeden böyle bir şey iddia etmek büyük hata. Bu yöntemle insan gerçeklerden yola çıkıp teori üreteceğine, teoriden yola çıkıp gerçekleri çarpıtır."

Holmes her zaman Teori üretir. Pratik alandan/gerçeklikten veri elde etmeden, gözlem yapmadan, bilgi elde etmeden hiç bir zaman Teori oluşturmaz. Aldığı verileriden teoriler kurup, bir bütün haline getirmeden elde ettiği verileri çözüm için kullanmaz. Teori ile Ütopya arasındaki farkta Pratik alandan elde edilen verilerde saklıdır. Teori kurmak için Pratik alandan veri elde etmek gerekir. Ütopya kurmak için ise veri zorunlu değildir. Ütopyalar tamamen hayaller üzerinden kurulabilir ve Holmes'unda ifade ettiği gibi gerçekleri çarptırır.

Tüm bunlar göz önüne alındığında Bilim Felsefesi açısından şöyle bir sonuca varılır.
Ütopyalar gerçeklerden yola çıkıyormuş gibi görünen, hayaller üzerine kurulmuş Teorilerin gerçeğe uyarlanmaya çalışılmasıdır. Gerçeklerden yola çıkmadığı için, Pratik dayanağı olmadığı için gerçekleri çarpıtmadır. En son noktada Teorize edilmiş hayalleri gerçekleştirme,pratik alana uygulama ve gerçeği biçimlendirmeye çalışma gayretidir. Pratik dayanağı olmadığı için işlevsizdir ve boşa gayrettir.

Teoriler ise gerçeklerden elde edilmiş bilgilerin, pratik alandan elde edilmiş gözlemlerin, gerçekleri açıklamak için toplu bir bütün haline getirilmesidir. Pratik dayanağı olduğu ve bilgisel bir dayanağı olduğu içinde işlevseldir. Teoriler hayallere dayanmadığı için, gerçeklerin açıklaması olduğu içinde sarsılmaz ve karşı çıkılması zordur.

Gel gelelim Teorilerin tümünün sarsılmaz olması gibi bir durumda yoktur. Tamamen sarsılmaz Teoriler Kanundur. Kanunlara karşı çıksanız bile anlamsızdır. Çünkü Pratik alan kanunlarla işler. Yerçekimi kanununa inanmasanızda, karşı çıksanızda, o orda hep vardır. Pratik alanın işleyişinin temelidir. İstesenizde istemesenizde o hep ordadır. Yok edemezsiniz. Karşı koyamazsınız. Sürekli ama sürekli sizi etkiler.

Kanunlaşmamız teorilerse, pratik alandaki verilerin yetersizliğinden dolayı teoridir. Ne tam yanlıştır. Ne tam doğrudur. Her şart ve durumda doğru olduğunu ispatlayabilecek gözlem ve veriler toplanırsa Kanunlaşır. Gerçeklikle ilgili verilerin tümü toplanamazsa şüpheli kanun gibidir. Verilerden elde edilebilen bütünleştirme sonucunda oluşturulan Teoriler, gerçekliği kısmen açıklar, kısmende şüphelidir.

Sherlock Holmes'in kurduğu teorilerde de bu böyledir. Yetersiz verilerden dolayı kurduğu teoriler olayı belirli bir yere kadar açıklar. Fakat tüm olayı açıklayamaz. Kısmen şüpheler ve açıklıklar vardır. Bu yüzden dava kapanmaz. Sherlock Holmes'un davasının kapandığı anda artık Teorisi kanunlaşmıştır. Gel gelelim yeni bir şüpheli durum çıkarsa Kanunlaştığını düşündüğü durum yeniden şaibei hale gelir. Teori haline geri döner.

Ütopya ve Teori arasındaki fark ve Teori ile Kanun arasındaki farkı oluşturan şey temelde veri ve şüphedir.
Verisiz teoriniz varsa Ütopya yani hayal ürünüdür. Verilerle bir açıklama yapmışsanız bu Teoridir. Teoriniz şüphesiz doğruysa Kanundur.

Sherlock Holmes bilimsel yöntemin işleyişinde de veri ve şüphe önemlidir. İster Ütopya, ister Teori, ister Kanun olsun her zaman Pratik önemlidir. Sherlock Holmes filmde ve romanlarda hep mükemmel bir teorisyen olarak gösterilir. Gel gelelim Sherlock Holmes'un mükemmel bir teorisyen olmasını sağlayan şey mükemmel bir gözlemci ve analizci olmasıdır. Teorik olarak çok süper birleştirme yeteneği olmasına rağmen, elinde veri olmadığnda hiç bir şey yapamaz. Pratik alandan, gerçeklikten veri ve bilgi elde edemediğinde tamamen çaresizdir. Bunuda filmde şu şekilde görüyorsunuz. Sherlock Holmes dava kapandığında, aylar boyu evde pineklemektedir. Teori kuramadığı içinde bir nevi çıldırmaktadır. Evde kendince sorunlar bulur ve çözümler üreterek bilimsel icatlar ve çözümler yapar. Keman çalarak sineklerin uçuşmasındaki kaosu düzene soktuğunu fark eder. Sherlock Holmes dava olmadığında çaresizdir. Bana çözülecek bir şey lazım der. Çünkü Sherlock Holmes ütopya kurmayı sevmez. Hayallerini bütünleştirip gerçekliği açıklamaya çalışmaz. Bu sebepten sürekli dava istemektedir. Sherlock Holmes bilimsel açıdan tam bir ütopya düşmanı, teori sevdalısı ve pratik gözlem bağımlısıdır. Teori kurmayı çok sever. Pratik gözlem yapmadan teori kuramayacağını bildiği için sürekli dava arar. Gözlemsiz teorilerinde ütopya olduğunu bildiği için boşa uğraş olarak görür ve hayaller kurmaktan uzaklaşıp, evinde kendince sorunlarla uğraşır.

Bilim Felsefesindeki nihai önemli bir konudur. Teori mi önemlidir yoksa Pratik mi? Sherlock Holmes'un gözünden bu konu oldukça detaylı işlenir. Pratik olmadan Teori olmaz. Pratik olmadan Teori olursa Ütopya olur ki Ütopya hayal ürünü, gerçekleri çarpıtan bir şeydir. Teori Pratiğe dayandığı ölçüde her zaman mükemmeldir. Gel gelelim her zaman Pratiğe uymaz. Mükemmel bir teori bile Pratik alanda bazen çıkmazda kalmaktadır. Pratik alan ise Teori olmadan anlamsızdır. Çünkü Pratik her zaman oradadır. Bir kaos halinde orada durmaktadır. Çok fazla şeyin kaos gibi bütünleşmiş bir halidir. Teori üretmek için Pratikteki en ince detaylar bir araya getirilip, bütünleştirerek yine Pratiği açıklamalıdır. Yani Sherlock Holmes'un gözünden bilim şu şekilde tanımlanır. Bilim kaos halindeki Pratikten yararlanılarak Teoriler oluşturarak Kaos halindeki Pratiği düzenli bir şekilde açıklama gayretidir. Bilim kaos halindeki, anlaşılması zor Pratiği, düzenli ve anlaşılması kolay bir hale getirme işidir. Bununda yolu Teoriler kurmaktan geçer. Teori içinse Kaos halindeki Pratik çok detaylı şekilde gözlemlenmeli ve bu işlemin sonucunda en ince detaylar hakkında bilgi ve veriler elde edilmelidir. Görünür kaos'un arkasındaki düzene ulaşılmalıdır. Sherlock Holmes'un gözünden bakınca Bilim'in amacı, Pratikteki Kaos'un arkasındaki düzeni bulma işidir.

Sonuç olarak Sherlock Holmes'un eylemleri Bilimsel yöntemi gösterir. Pratik alandan veriler ve bilgiler elde edilir. Teorik alanda bu veriler en ince analizlerden geçirilerek bir bütün haline getirilir. Bu bütün haline getirilmiş bilgi bütünü olan Teori ise yine Pratiği açıklamak için kullanılır.

Sherlock Holmes'un tercihleri ise Bilim Felsefesinin sorunlarından birine ışık tutmaktadır. Pratik mi yoksa Teori mi önemlidir sorusuna şöyle bir cevap verilir. Pratikle bütünleşmemiş Teori Ütopyadır; Pratikle bütünleşmiş Teori Kanun adayıdır; Şüphesiz ve Pratikle bütünleşmiş Teori Kanundur.

Sadece film gözüyle bakarsanız güzel bir dedektif filmidir. Bilim Felsefesi ve Bilimsel yöntem açısından bakarsanız çok önemli bakış açısı olan bir yapıttır.

İzlemenizi tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails