5 Ocak 2009 Pazartesi
The Bird with the Crystal Plumage (1970)
İtalyan sinemasının geniş yelpazesinde western filmlerinden sonra en gözde ve en başarılı olanları tabikide korku filmleridir.Mario Bava,Dario Argento,Lucio Fulci,Lamborto Bava,Umberto Lenzi avrupa korku sinemasının ilk 11'ın kemik kadrosu olup aynı zamanda yüzyılın korku paşaları arasında yer alırlar.
Dario argentonun yönetiği bu slasher filmi Kendisinin ilk sinema filmi.Genç yaşta tarzını oturtan argento ilerki yıllarda kendi tekrarlıyıp kabak tadı vermeye başlasada gene bir şekilde bizleri katakulliye getirip müzikle,görüntü oyunları ile gönüllerimizi çeliyor.Tabi burda zamanın saykodelik/rock grubu Goblin katkısını unutmamak lazım oksijeni bol bir hava katmışlar.
Hiç bir gore öğenin yer almıyor.Yönetmenlik ve seneryo akıcığı ile işi koparan genç argento italyanın karanlık ve izbe sokaklarında bizelere korku ziyafeti yaşatıyor.Adeta mozerella peynir gibi uzayan hikaye,oldukça lezzetli.
''The Bird with the Crystal Plumage''adındaki filmin konusuna şöyle bir göz atalım.
Romada son üç gündür insanlık dışı cinayetler işlenmektedir.Bu cinayetlerden habersiz Sam,sevgilisini ziyaret etmek için bu tarihi güzelliklerle süslenmiş avrupa şehrinde bulunmaktadır.Gece eve dönmek üzereyken bir resim sergisindeki cinayete tanık olur ancak olaya engel olamaz.Polisi arar.Katil kaçmıştır.Genç kadın ise hayatını sam'e borçludur.Polis genç adamın pasoportuna el koyar ve bu cinayetler çözülene kadar romada kalmak zorundadır.Buraya kadar en ilgimi çeken sahne genç adamın metronom eşliğinde manitasi ile seks yapması.
Her argento filminde olduğu gibi burda da olaya tanık olan kişi polisle iş birliğinde bulunup dedektifcilik oynuyor.İki gün sonra monica ranieri adındaki madur kadının evine giden genç dostumuz.Monicanın kocası olan Alberto ranieri ile bir görüşme yapar.Burda adamın tuhaf davranışları gözden kaçmamaktadır.Sam polislerden aldığı bilgiler doğrultusunda olayların en başına döner.İlk cinayetin işlendiği antikacı dukkana gider ancak önemli bir bilgi edinemez.Katil bu arada kendine yeni bir kurban bulmuştur.Roma devşet saçmak için fazlası ile karanlık ve ısız sokaklara sahip.4. cinayet genç bir kadının evinde gerçekleşir.Olaydan bir gün sonra cinayet masası komiseri olan müfettiş morosini katil tarafından tehtit telefonu alır.
Aynı günün gecesi 1950 model bir mercedenz-benz yuruş yapan genç çifti ezme girişimde bulunur.Ancak çakal sam, julia adındaki manitasını güvenli bir yere saklar ve sarı ceketli adamdan kaçmaya başlar.Bir süre birbirlerini koştuduktan sonra kedi-fare oyununa dönen koşturmaca sarı ceketli şahısın kalabalık arasına karışması ile son bulur.Bir kaç gün sonra samde komiserinki gibi bir tehtit telefonu alır.Katil kısaca şunları dile getirmektedir.''Manitanın hayata kalmasını istiyorsan u.s.a geri dön.''Aldığı tehtit'e rağmen sam yolların peşini bırakıcak gibi gözükmemektedir.Araştırmasının ilk günlerinde gittiği bir cinayet tablosu almıştır.
Usa tam dönmeye karar verdiklerinde laz asıllı samin aklına bu tablo gelir ve bu tabloyu yapan ressam ile görüşmek için roma yakınlarındaki küçük kasabanın yolunu tutar.Ressam tam anlamı ile bir akıl hastadır.Kısa bir görüşme gerçekleştirirler.Romaya geri dönen dangoz sam olaylardan habersiz romadaki kankası olan montiye laklak yapmaya uğrar.Ancak katil güzeller güzeli julienın peşindedir.Telefon ve elektirik hattını kablolarını kesen katil caresizce genç kızı eve hapsetmiştir.
Sam son anda yetişip julie kurtarır.Artık bu saaten sonrada dönmezlerse ölümü hak ettikleri kesin.Ertesi sabah şehirde gezinen çift hayvanat bahçesine uğrarlar.Monica ranierinin evi buraya yakındır.Samın gözüne takılan evden beklenmedik bir anda çığlıklar gelir.Koşup olaya mudale ederler.Sam bir kere daha monica hanımın hayatını kurtamıştır.Eli bıçaklı alberto dengesini kaybetip camdan aşa yuvarlanır.Sonsözlerinde ise cinayetlerin hepsini üstlendiğini söler.Tabikide olması gereken gibi bu iştede bir terslik vardır.Monica,Julie ve Monti ortadan kaybolmuştur.Onların peşine düşen genç adam katilin monica olduğunu anlar ve polisinde yardımı ile hem manitasını kurtarır hemde cinayetleri aydınlatmış olur.
Böylece film mutlu sonla biter.Sam ile julie mutlu bir yuva kurmak için usa geri döner.Romada katillinden kurtulmuş olur.Genç yaşta yönetiği bu baş yapıt filmle gönüllerde tat kuran argento ilerliyen yıllarda aynı şema üzerinden bir çok farklı senaryoyu bizlere sunucaktır.Bu filmde çok fazla renk oyunu kullamasada genede bir kırmızı belirginliği var.
Ben gereksiz yere şiddeten hoşlanmıyorum,Kan tutuyor,mistik güçler inandırıcı gelmiyor dinyenlerdenseniz.''The Bird with the Crystal Plumage'' tam size göre bir film.Evet sevgili haribocular ilerliyen günlerde sizlerle bir haribo film kuşağında tekrar birlikte olucaz.Gece yatarken bir ses duyduğunuzda yatağınızdan kalkıp bakmak yerine yorganın altına saklamayı seçmeniz daha mantiklı olucaktır.Hepinize iyi seyirler....Nu ha ha ha ...Nu ha ha ha.
Haribo puanı:Bir büyük kristal kase dolusu altın ayıcık.
Lord magius/Haribo extreme culture aittir.
Etiketler:
Dario Argento,
Film analizleri,
Giallo,
Goblin,
The Bird with the Crystal Plumage