10 Ocak 2011 Pazartesi

Punisher (1989)



Çizgi romandan film uyarlamalarının sinema dünyasını fetih ettiği bugünlerden yıllar önce Süper kahraman filmlerinin izlenirliği yüksek,eğlenceli ve sadece karakterin fanlarına hitap etmediğini rahatlıkla görebiliriz.


1989 yapımı olan ilk Punisher kanımca izlediğim en iyi çizgi roman uyarlamalarından biri.

Vurdu kırdı filmlerinin bir numaralı editörü Mark Goldblatt imzalı olan film günümüzün milyon dollarlar harcanan süper kahraman filmlerine göre oldukça düşük bir bütçeyle yapılmış.Tarantino efendinin kanka tayfasından olan Boaz Yakin tarafından düzenlenen senaryosu çizgi romana oldukça sadık bir çizgi de ilerliyor.

Punisher rolünde ise ülkemiz insanı tarafından Ivan Drago(Rocy IV) olarak bilinen Dolph Lundgren yer alıyor.1987'de canlandırdığı Kainatın efendisi He-Man'le dandirik bir uyarlamanın içindeyken,Punisher'a dört dörtlük bir iş çıkarmış.İsveçli olan Lundgren uzak doğu sanatları hakkında uzun yıllar eğitim aldıktan sonra sinemaya atılmış.İlk rol aldığı filmde KGB ajanı rolünde yer alınca insanların aklına sanırım iyice rus olarak kazınmış.


Kuzeyli bir insanın Punisher rolünü canlandırması oldukça akılıca olmuş.Punisher'ın amerika da doğmuş olan bir rus olduğunu hatırladığımızda çok doğru bir seçim olduğunu görüyoruz.

Punisher'ı okuyanlar mevzunun nasıl olduğunu bilirler.Punisher ile tanışmamış olanlar için ise Punisher'ı hem şöyle özet geçelim hem de filmin konusuna değilenlim.

1974 yılında ilk kez The Amazing Spider-Man'ın 129.sayısında ortaya çıkan Punisher,Örümcek adamı avlamak için kiralanmış bir tetikçiydi.Anti-kahraman olarak ortaya çıkan Punisher halada bu şekilde devam etmektedir.


Gerçek adı Frank Castle'dır.Gençlik yıllarında katolik papazı olmak için eğitim almış ancak suçluları affedemediği için bundan vazgeçmiştir.Bunun üzerine ABD Deniz Piyadelerine katılır.

ABD Deniz Piyadeleri' nde, acemi eğitimini aldıktan sonra, piyade okuluna gitmiştir. Hemen ardından keşif, keşif gücü ve keskin nişancı okullarına da katılmıştır. Daha sonraları Amerikan Ordusu Hava piyadelerinin okuluna ve Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde Underwater Demolition Team eğitimi almıştır ve bir Navy SEAL olmaya hak kazanmıştır. Hala eğitimdeyken bir kızılderili olan Phan Bighawk'la tanışmıştır, Castle'ın rehberi olarak görevlendirilen Phan Bighawk, Castle' a vahşi doğada hayatta kalmayı öğrenmiştir.

Eğitiminden sonra, Vietnam Savaşı'nda savaştı. Ayrıca yakaladığı bir Vietnamlı kadın savaşçıya tecavüz etmeye kalkışan bir askerini suda boğarak öldürdü. Birçok çatışmaya girdi ve Vietnamlıların Valley Forge askeri üssüne yaptığı saldırıdan bir tek o canlı kurtuldu. Bütün Amerikan askerleri öldükten sonra tek başına onlarca Vietnamlıyı öldürdü. Çatışma sırasında bütün Amerikan askerleri ve saldıran bütün Vietnamlılar öldü. Vietnam' daki başarılarından dolayı, Medal of Honor, 3 kez Navy Cross, 3 kez Silver Star, Bronze Stars, 4 kezde Purple Heart ve Presidential Medal Of Freedom madalyasıyla ödüllendirildi.


İlk Vietnam turunu tamamladıktan sonra, ikinci kez Vietnam' a gitti. Toplamda Vietnam da 4 yıl görev aldı. Vietnam'da ki Amerikan birliklerinin tamamı geri çekilip savaş bittikten sonrada, Deniz Piyadeleri Keşif Komandoları için üst New York eyaletinde Black Ops görevlerini yürüttü.


Frank Castle Öldü !!!

1976'da, Castle,eşi Maria, ve çocukları Lisa ve Frank jr. Central Park'ta piknik yaparken, bir cinayetine tanık olurlar, muhbirlik yaptığı için ağaca asılan bir adama. Tanık bırakmamak için Castle ve ailesinide vururlar, ancak Castle hayatta kalır ve polis kayıtlarından bütün suçluları tanır.

Böylece Frank Castle ölmüş yerine Punisher gelmiş olur.

Rus Mafyası, Yakuza, Kolombiya ve Meksika'lı uyuşturucu kartelleri, Çin mafyası, İrlanda çeteleri, motorcu çeteler, sokak çeteleri, katiller, tecavüzcüler, psikopatlar, sadistler, hırsızlar, rüşvetçi devlet memurları ve rüşvetçi polislerle savaşmıştır. Ayrıca uyuşturucu, kara para aklama ve insan ticareti gibi işleri yapanlarada birçok saldırıda bulunmuştur. Organize suçla uzun süredir savaştığı için bu tip organizasyonların çoğu hareketlerini ve planlarınıda genelde tahmin edebilmektedir. Bu organizasyonların çoğu hem kendi adamlarını kullanarak hem de kiralık katiller kullanarak Punisher'ı öldürtmeye çalışmıştır.


Yaşayan en tehlikeli suçlulardan birisi olarak gösterilmektedir ve birçok kez yakalanmıştır ve Rykers Adası (Gerçek hayattaki Rikers adası) hapishanesine gönderilmiştir. O hapishaneye gönderildiğindede birçok katil ve çete büyük sayı üstünlükleriyle saldırmışlardır, ancak çoğu dövüşü Punisher hemen hemen hiç yara almadan kazanmayı başarmıştır. Punisher , herhangi bir şekilde hareketsiz kaldığı zaman (hapishaneye gönderildiği zamanlar, gözaltında olduğu zamanlar) daima egzersiz yapar. Bunun dışında serbest olduğu zamanlardada düzenli biçimde egzersiz yapar ve mümkün olduğu kadar sıkı bir diyet uygular.

Punisher sabit olarak bir yerde ikamet etmez, New York şehri içinde birçok Safehouse'a sahiptir. Ayrıca suçla savaş için, İngiltere'ye, İrlanda'ya, Güney Amerika'ya, Afganistan'a, Rusya'ya ve daha birçok ülkeye gitmiştir. Çok tehlikeli bir suçlu olarak görülmektedir, CİA, FBİ ve S.H.İ.E.L.D gibi örgütler onu yakalamak için birçok denemede bulunmuşlardır ancak yine de birçok önemli rütbedeki personel onun yöntemlerini ve suçla savaş için yaptıklarını haklı bulmaktadır ve ona karşı herhangi bir operasyon düzenlemeyi reddetmektedir.

Kısaca Punisher tam bir adlet ve ölüm mekanizmasıdır.




Filme geldiğimizde;

Muhteşem bir başlangıçı var izleyeciyi çok iyi hazırlıyor.Alfred Hitchcock bir cast akışı izliyoruz.Dennis Dreith tarafından bestelenen film müziği Sodom-An Eye For An Eye parçasına intro olabilecek kadar gaddar ve acımasız.Sodom'un bu parçası da Punisher ve adelet anlayışına yazıldığını biliyoruz.

Cevap ver bana tanrı.Senelerdi sana neden diye soruyorum.Neden Masumlar ölüyor ve suçlular yaşıyor?Adalet nerede? Ceza nerede?

Çizgi romanla film arasında şöyle küçük farklar var bunlarda problem değil.Punisher'ın daha kurukafalı tişortü yok.Ailesi piknikte öldürülmüyor onun yerine arabalarına bomba koyuluyor.Frank Castle Polis departmanında ve 2 adet kız çocuğu var.

Bu farklılıkların dışında bildiğimiz Punisher.

Gianni Franco ve italyan mafyalarına savaş açan Punisher,tüm aileleri bir araya toplayıp kendi aralarındaki rekabete son vermek isteyen Gianni'nin planlarını bozmak üzeredir.Olaya beklenmedik bir zamanda dahil olan Yakuzalar işleri bir nebze olsun Punisher'ın işine yaracak hale getirmiştir.

Yakuzaların ilk kadın lideri olan Lady Tanaka,İtalyan mafyasını kendi bünyesine bağlamaya çalışır.Bu esnada Polis Departmanından Frank Castle eski ortağı Berkowitz Punisher'ın peşine düşmüştür.5 yıldır attığı her adamı izlemesine rağmen ona bir adım bile yaklaşamamış olan Berkowitz ki yanına aldığı genç dedektif Sam Laery ile güçlerini birleştirir.İnfazlarına durmaksızın devam eden Punisher intikamın soğukluğunu üstünden bir an olsun atmamaktadır.


Gianni Franco:İntikamında bir sınırı vardır.
The Punisher:Sanırım ben kendi sınırıma ulaşamadım.

İtalyan mafyası uzlaşmaya varmayınca Yakuzalar onların çocuklarını kaçırıp satmaya kalkışır.Sıkışan mafya üyeleri parayı ödeyip çocuklarını geri alacaklarını düşünselerde hem paralarından hem de canlarından olurlar.


Bu arada bir operasyon sırasında Yakuzların eline düşen Punisher mafyanın elinden kurtulup çocukları kurtarır ancak biri hariç,Tommy Franco.Bu seferde çocukları kurtarmasına rağmen polislerin eline düşen Punisher 5 yıl sonra tekrar iş ortağı ile karşılaşır.Ertesi gün yargılanmak için mahkemeye götürülürken Gianni Franco tarafından kaçırılan Punisher zorla Tommy Franco'u kurtamayı kabul eder.

Yakuzların üstünü basıcak olan Punisher'ın yanında bu sefer ezeli düşmanı hayatını karartan adam Gianni Franco vardır.


Tüm yakuzaları ve Gianni Franco'u öldürdükten sonra tekrar sırra kadem basan Punisher Şehirdeki tüm suçluların korkulu rüyası olmaktadır.

Bol kanlı sahnelerin yer aldığı film 89 dakika süre gelmektedir.Punisher'ın bir çok hikayesinin ortak yönleri birleştirilerek oluşturulan film uyarlaması oldukça başarılıdır.Karanlık bir atmosferde ilerleyen film çeşitli film sıradanlıklarını barındırsa da bence Marvel Comics uyarlamaları arasında en iyisi olduğunu söyleye bilirim.

Daha sonraki yıllarda gelen Punisher (2004) ve Punisher:Warzone(2008) ilk versiyonundan daha çok ses getirse de Sodom'a dahi ilham kaynağı olmuş bu versiyonu kesinlikle görülmeye değer.

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails